İlkokula giderdim;
Bir kara donum vardı, hep onu giyerdim.
Okuldan çıktımı koşardık harmanlara;
Buğday sapları serilmiş, öküzler koşulmuş,
Dövenlere binerdik.
Samanlıklar sıra sıraydı;
Saçaklar serçe yuvalarıyla doluydu,
Yetmezdi saçaklar, kerpiç araları oyulmuş,
Sanki serçeler apartmanlarda oturuyordu.
Uçmayı yeni deneyen serçe yavruları sekerdi önümüzde,
Koşardık arkalarından, tutardık,
Öper koklardık, göklere atardık,
Onlara uçmayı biz öğretirdik sanki,
Ne de çoklardı...
Tatillerde hayvanları otlatırdık;
Tarlalar, kırlar, çiçekli otlarla doluydu,
Bin bir türlü çiçekler toplardık.
Kavak ağaçları karga sürüleriyle doluydu,
Pek sevmezdik seslerini.
Bağda bahçede yardım ederdik herkese.
Domates, patates, soğan, ne ararsan vardı.
Üçlü beşli oluklardan sular akardı.
Öğle olunca açardık torbamızı, yalnız ekmek vardı,
Lahana dalından tabak yapardık,
Domates, yeşil soğan, hıyar toplardık,
Ekmeği de ıslayınca oh o ne sofraydı...
Üstünede aklımızca üzüm, elma ne rasgelirse çalardık.
Büyümüşüz...
Okullar bitti, memur olduk;
Ben ziraatçı oldum.
Bitki koruma, zirai ilaçlama derken fark ettim...
Eyvah! Biz ne yapıyoruz?
Böcekleri yok etmek için zehir saçtık topraklara.
Bir gün, bir çiftçi serpmiş tarlanın yüzüne zehirli yemi,
Ölen böcekleri yemek için inmiş karga sürüsünü,
Eliyle gösterdi ve bak dedi;
- kargalarında anasını belledim!
Görünce arkamı döndüm; bakamadım...
Ben deyim elli siz deyin yüz,
Kimi ölmüş kimi can çekişiyor,
Ona bu yolları biz öğretmiştik.
Ah! Zirai ilaçlar...
Ah! Ziraatçılar...
Ne yaptınız?
Ne yaptık biz?
Hani benim serçe sürülerim?
Hani benim çirkin sesli kargalarım?
Nerde? Tarlalarda seken leyleklerim nerde?
Adı batsın bu mücadelenin...
Kim biliyor?
Domatesle biberle aldığı zehirleri?
Ne sebzelerle ne meyvelerle ve daha neleri? ...
Kim biliyor bu yüzden zay olan bebeleri?
Kim biliyor kim?
Var bilenler var;
Bu zehri yapanlar, bu zehri satanlar biliyor,
Paraya tapanlar biliyor,
Ve birde tilki uykusuna yatanlar biliyor...
Geç kaldın akıl; gel dön!
Dön organik tarım,
Dön de;
Suyun temizleyemediği domatesi,
Soğanı, üzümü, biberi,
Yine eskisi gibi,
Kelem dalından tabağıma doldurup,
Kopardığım yerde yiyeyim,
Silmeden yıkamadan...
Kayıt Tarihi : 2.9.2007 20:58:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Zübeyir Daras](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/09/02/zirai-katliam.jpg)
Kopardığım yerde yiyeyim,
Silmeden yıkamadan...
kelem kelimesi aldı götürdü köyümüze
bir çok kimse bilmez kelem in ne olduğunu
tebrikler
hikaye tadında
kutlarım...
TÜM YORUMLAR (2)