İhanet vücut bulmuş bu çağda
Mertler en yüksek dağlarda sele kapılmış
Hainler ise kuyularda taht kurmuş kibirlenip
Köyleri vururken açlık ve kıtlık
Hayaller obez olmuş tıka basa
Zengin ellerde gezerken tomarla kağıt paralar
Gönlümü bir çekik gözlü kız paralayıp yaralar
Elden gelmiyor çare ve gitti sevgili karlı mervelere
Sevgimiz bulmadı karşılık bir acı bıraktı yüreğimize derin
İnsanlar sırlarla yaşar ekmek ve su bahane
Sırrımız bile kalmadı sırdaşta bulamadık
Şimdi sevgiler çıkarlı dostluk ise menfaat üstüne
Mecburum bir meçhula gitmeye üstadım
Çok bunaldım nefessizim çınarlar altında
Dün hayran olduklarımı bugün taşlamaktayım
Yanlış yapmaz dediklerimin bir doğrusu çıkmadı yastayım
Ve sırtımdan kan gelmekte delik deşik vaziyetteyim
Suçum yokken kanunda mühebbet yedim mahkemede
Yollar göründü bize üstelik kuytu zindana doğru
Cezaevini bile çok gördüler küçümseyerek zalimce
Satılmış kalemler bizim kalemimizi kırdı
Vicdan ararken insanlar içinde kaskatı kalpler
Zindanın ucunda bir yaseminin gölgesinde buldum vicdanı
Diyordu kalk masum kişi seni ziyaretteyim sürekli
Senin için feda ettim kendimi bahardan vazgeçtim dedi
Vefa ve fedakarlık destanı yazdı küçük yasemin
Gözlerim yaşardı solmuş ve bükülmüştü yasemin
Bana dik durmayı öğretirken kendini düşünmedi
Bırakmamak için beni yalnız ve boğucu zindanda
Susuz kalmıştı ve güneş ışığı görmemişti yasemin
Gardiyanlar açın kapıyı cenaze var hücremde
Yasemine yakışır bir cenaze töreni yapmalıyım en azından
Bir mezar taşı dikmeliyim ona birde anıt başına
Saygıla eğilmeliyim önünde hüzünlenerek
Ve binlerce yaseminle dolduracağım mezarını söz verdim kendime
Çok ücra bir yerde zindandayım hayal bile edemezsiniz
Sadece iki gardiyan var başımda duygusuz ve merhametsiz
Ama acıyorum onlara onlarda zindandalar bu unutulmuş yerde
Ve içeri girdiler ansızın ben yasemini uğurlamak isterken
Birinde yağlı urgan diğerinde çürük sehpa
Dediler ferman geldi yukarıdan son isteğin nedir?
Anlaşılan bu şeytanın bile gelmediği yere şeytani bir karar gelmişti bir insandan
Ben yasemin diyerek bağırdım zincirleri şıngırtarak
Yasemini silindir gibi ezdiler kahrolası çizmeleri ile
Fırladım kaptım ellerinden sehpa ve urganı
Hali hazırda bulunan kancaya geçirdim ipi boğazıma sararak çıktım sehpaya
Derken gardiyanın telefonu çaldı ve açtı
Genel af çıktı hürsün in ordan dedi bana tehditkar bir dille
Son bakışım yasemine oldu teperek sehpayı asılı kaldım havada
Daha demin boynuma urgan geçirmek isteyenler beni kurtarmak için yarıştılar
Üstelik bunların arasında iki dakika bile yoktu
Şaşmalı bu adalete insanlığı bir yoksayıp bir affetmekte
Merak etme üstadım ölmedim ve gözlerim açık hala
Neredesin ve ne haldesin bir de ne düşünüyorsun diye sormuşsun üstadım
Bir hastane odasında yatmaktayım serumlar içinde
Halim harabe gibi doğrulmuyor artık belim ve felçim
Ve düşüncelerimi sormuştun ya canım üstadım
Ne zaman iğne ile zehirleneceğimi düşünmekteyim sürekli istemsiz
Çünkü beni zindana yollayan hakim ile hasta bakıcı kardeş
Düzen içinde düzen var ve ipin yuları hala boynumda anlayacağın
Senden isteğim üstadım yasemin bahçesi kur evimin önüne
Ölmezsem bu zehirli ip ile kalktığım zaman yanındayım
Kayıt Tarihi : 15.6.2021 13:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ahmet Kenan Çiftçi](https://www.antoloji.com/i/siir/2021/06/15/zindan-ve-hastane-odasi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!