Züleyha şaşkınlığı; kesik parmak, kızıl kan.
Akıllar uçmuş baştan, gönüllerde hezeyan.
Ar yırtmış perdesini, namus ardan azade.
Nef’s Yusuf’a emanet, Şeytan nefse amade.
Haya günaha pranga, o ay yüze dört duvar! ..
Onun bir Hafız’ı var; eder mi zindana yar.
Gark olur zulmet nura, beklenen dem, bu demdir.
Nur ki süzülür Rab’den, parlatan hep âdemdir.
Geleceği tığlarken karanlıkta hür rüya;
Kim zindanda, kim özgür ayan beyandır güya.
Tabirin imbiğinde yiter süflî tuzaklar.
Perde iner, yol biter yakîn olur uzaklar.
Nurdan dehlizler çıkar, Mısır’dan ta Kenan’a.
Kavuşmak haktır elbet, Yakup gibi yanana
O’nun mis kokusudur gömleğe sinip gelen.
O’nun teridir gözden karanlık mührü silen.
Gül rengini almıştır,suysa o an tadını.
Vuslat koyarlar o gün ayrılığın adını.
Kuyu kervan olmuştur, Mısır diyar-ı Kenan.
Artık ne Yusuf mahkum ne de Züleyha zindan.
Kayıt Tarihi : 2.6.2009 23:48:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiir tam 10 yılda yazıldı. Bir namus timsalini bu gün ki nesillere tanıtmayı bir görev bildiğim için bu şiiri yazdım.
![İlhan Kurt](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/06/02/zindan-58.jpg)
ötelerden kokusun alan
her şey niçin suret, niçin yalan
hakikat bir güneş kuyudan parlayan
Bilgin
TÜM YORUMLAR (1)