Bu kent, ne çetin bir zindan anne!
Uçurumu soluyan çocuklardı çizmek istediğim.
Ebemkuşaklarının tenini özledi fırçalarım.
Sokaklar kaybetmiş erdemli duruşların selini,
Bulamıyorum anne…
Her uçta kazaya uğramış yarınların sesi var,
Gözleri ufukta kaybolanlar da kalmamış.
Baharları türküleyen yusufçuklarım yaslı, güneşsiz.
Tuvalim giz perdesi.
Renklerim teslim olmuş siyahın karanlıklarına…
Sanat, var olandan kaçış değil miydi anne? !
Sen demez miydin görmek istediğini çiz diye!
Hayallerimdi;
Uçurumu solumadan,
Berivan çiçeklerinin saçlarını taramadan,
Sessiz kenarların kimsesizliğini tadan çocuk…
O da ağlamadan ve ağlayamadan oldu,
Yüreğinde yaşamın düşük…
Boş bir kenarın nesini çizeyim ki anne;
Umutlar karanlık, inançlar satılık ve tuvaller donukken.
Efendilerin yarattığın serüven;
Köpek dişlerinden artan ‘artık’,
Onları çizemem anne, çizemem anne, çizemem.
Haramlığı, zulmü ve eserleri olan gözyaşlarını,
Kalemlerin şeref ve erdemine tercih edemem anne!
Karşısına geçip, göğsümde o gururu taşıyamam can anne!
Bırakmaz beni o susmak bilmeyen vicdanım,
Yalnızlığıma ortak olur;
Uçuruma hasret çocukları resmeder hücrelerim,
O zaman da yarınlarım kaybolur.
Kayıt Tarihi : 19.12.2008 15:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
deşsen sende çıkamazsın içinden
ama denizin dibinde bile olsan
varlığın şiirlerinde saklıdır
deniz bile varlığını haykırır. (uğur temel)
TÜM YORUMLAR (2)