Zincirli Gezi Şiiri - Muzaffer Taşdemir

Muzaffer Taşdemir
184

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Zincirli Gezi

Kadim dostlarım, ah kadim bir kaç üstadım,
Aristoteles, Platon, Sokrates, Hipokrat!
Dün, bildiğininiz delilerden; sıradan bir deli,
Bir taş attı kuyuya, N’eylemeli? N’etmeli?
Ve evrende sekiz milyar kan ter içinde,
Güzeli var çirkini var, hele bebekler de ağlar!
Oysa canlılar yemeli, hatta geviş te getirmeli!
Adınız var her mecliste, neden yoksunuz şimdi?
Dar zamanda dost dostun dibinde bitmeli!

İşte, bütün malumatlarını arzın ve fezanın,
Kalın battal mücellet kitaplarda topladım.
Nedir şu çağın ortası, çağ saatte ne yazar?
Ortası böyle ise ilkinde sonunda ne var?
O anda var olmak mıdır çağ? Anlamadım!
Nerde bıraktığınız defineler, bulamadım!
Küfür yok! Kötü yasak, acziyet sizden yana!
Bir Galileo’ya kızgınım, yalan söyledi bana;
Hani nerede dönüyor, kazıklı katı dünya?
Aynı hamam aynı tas, paklandık şimdi güya…
Kızmak yok, saymak itimada mani mi olur!
Fakat nerede bu kantar, Nerde bu kantar?
Bu Han-ı İştiha ’da varı yokla kim tartar?
Hani dünyayı kaldırmaya kazık arayan dostlar?
Tartacağım dünyayı, Bir tarafı boş kantar!

Neden bırakmadınız? Nerde bunun mikyası?
Ne kadar; hayatın, sevginin anı, dakikası, asrı?
Dün; Süleyman’la(!) , Belkıs’la, Karun’la konuştum.
Yok, hiç bir dediklerinin, söylediklerinin aslı (!) ,
Yok, ne gördüklerinin aslı, ne de kalmış birinin faslı.

Elbet hayat; tik tak, tik tak, tik tak sayması,
Zembereğe mahkûm demirin tik tak atması,
Ah kudretin ihtirası, Ah şu Demir’in tafrası!

Bütün bu Tufan’ı koparmak kimin hatası?
Kim bilir? Nerelerde, Titaniğin Pusulası?
Bütün felaketler cennette, iblisin ağaca iftirası!
Yüz karası nimetler ve mutluluk sevdası!
Dost gibi yanımda durun; dalgın, algın, ölgün,
Bıktım sizlerden artık! Nedir bu, eskiliğin tafrası?
Bıraktığın yerdeyim ben aşkım! Ben de aradım.
Ne bir adım sonda sayılırım,
Ne geldiğim yer var(!) ? ne olduğum, ne de sonrası(!) ?

Artık bize kahrolmak her gün, sırada seri katiller,
Cellatlar artık süresiz izinde, işsiz gezmekte,
Otomatik, basmatik, çok modern giyotinler.
Sınaypırlar artık derede olta bekleyen uyuz kedi!
Bizi, Nino vurdu dostlar, Nino vurdu bizi,
Coni’de, bitiyor Afrika’dan beridir, zincirli gezi!

Bir selam getirdiler, ta uzaktan, bu sabah;
İspanyol, İngiliz, Portekiz sömürgelerinden,
Endonezya’dan, Hindistan’dan, Maldivlerden, Jakarta’dan,
Taş atan, ok atan, altın mücevher satan,
Kötü ruhlu adamlardan(!) , Ruhu çıkartılanlardan,
Ev sahibi ölümsüz krallardan, kralcıklardan.
Ve de şu atlası çizen herif(!) var ya; İbni Sina’dan.
Şu Atlası, Deryaları, Arzı çizen; İbni Sinadan!

Gözü Kara Bezli, Bandanalı Kristof Kolomp, kaptan (!) ,
Şu, tek gözü kör kaptan, iki gözü kör kaptan.
Ölüsünü öpeyim, er gitti, daha ne günler var görecek?
Bahtsız kaptan, tahtsız kaptan, bu “Selam’a” ne ettin “Kör Kaptan”?

Muzaffer Taşdemir
Kayıt Tarihi : 4.8.2015 11:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Materyalizmin, Pragmatizmin, Emperyalizmin, Modernizmi istismar edenlerin, Bütün veri ve imkanları insanlık dışı kullanan Siyonizmin sempatik bir tanımlaması oldu sanıyorum.,

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Muzaffer Taşdemir