Zile’nin Taşlı Sokaklarında...Eskiye Özl ...

Ali Orhan Günaydın
138

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Zile’nin Taşlı Sokaklarında...Eskiye Özlem 3...Zile

Daracık sokakları taşlıydı…
Gönlü zenginler yaşardı…
Her köşede bir cami birde bakkal vardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Çocuklarda neşe eksik olmazdı...
İşkefe, köme, pekmez yapılırdı…
Yaparken birde imece vardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Çıkmaz sokağı bolcaydı…
Her çıkmazın bir çenesi*vardı…
Her çenenin mutlak yaşlı amcası da vardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

At arabaları dörtnala koşardı…
Ona asılan çocuklar vardı…
“-arkaya yağli kamçi” diyen yaramazlardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Bohçacısı eksik olmazdı…
Gıygıy çalan “fotürlü sünnetçi” vardı…
Terazi omzunda yaşlı amca sebze satardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Simitçi “-taze taze! çıtır çıtır! ” diye bağırırdı…
Sokak sokak incik boncuk satanı vardı…
Ekmek teknesi “yitme araba”lardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Dondurma Deveci’nin* buzundan yapılırdı…
Kırık leblebide vardı, tadı bambaşkaydı…
Sofrada Bat’la Gatmer* olmazsa olmazdı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Ölüm kalım oldun mu toplanılırdı…
Düğün dernek eşsiz dostsuz olmazdı…
Sanki evler tek çatı altındaydı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Kınalar Cingit Cemile, erkek düğünleri Karakaş’ındı…
Müzik değişmez “sulu sokak taşları”ydı…
Yaz gelince her ara sokakta bir düğün vardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Evleri kerpiç duvarları, ahşaptandı…
Geniş avlulu iki katlı içten badallıydı*…
Her ev ayrı ayrı tarih kokardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Kapıları büyük iki kanatlıydı…
Gelenler zelze yada şakşak’ı çalardı…*
Onun bile yolu yordamı vardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Çocuklar zamandan habersiz oyun oynardı…
Acıkınca en yakın kapı çalınırdı…
Her ev sanki yuvamızdı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Yemek yerken yer sofrası kullanılırdı…
Tek tasa kaşık sallanırdı…
Muhabbet oluk oluk akardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Ramazanı, yazı, kışı, her iki baharı bambaşkaydı…
Kirazı, Üzümü bereketli olup taşardı…
Çünkü o zamanlar “Göz Hakkı”na önem vardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Sabah ilk iş komşunun bacasına bakılırdı…
Tütmezse ocakta mutlak bir sorun vardı…
Heyhat! “Kul Hakkı,Komşuluk Hakkı” vardı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Dokunduğun kokladığın toprak vardı…
Alırken verirken dua yapılırdı…
Çünkü her an dost “kara toprak”tı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Cumbalı evlerden sarkan teyzeler vardı..
Kim bilir? hangi faniler yaşadı…
Taşlı sokakta oynayan beş yaşındaki Orhan’dı…
Zile’nin o eski sokaklarında…

Zile’m sen tarihsin,tarih sen…
Yazmazsa utansın tarih kendinden…
Sırt sırta omuz omuza dursun evlerin her dem…

Ve ben…
Çocuk olup ta taşlı sokaklarında son kez oynayabilsem…

19/01/2007
Zile
Ali Orhan Günaydın

Açıklama:
Çene:Çıkmaz sokağın yolla kesiştiği yer
Deveci:Zile ile Kadışehri arasında bulunan dağ
Gatmer:Katmer (Zile’de söylenildiği şekilde yazdım)
Badal:Basamak
Zelze:Ya da Zerze (Bayanların kapının üstündeki çalacağı ince ses veren zil-tokmak)
Şakşak:Erkeklerin kapının üstündeki çalacağı kalın ses veren zil-tokmak

Ali Orhan Günaydın
Kayıt Tarihi : 21.1.2007 00:37:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yazmakla bitmez Zile’nin güzelliği daha sonraları tekrarı mutlaka olacaktır… Eski yaşamla, günümüz yaşamının arasındaki bariz farklılıkları ortaya koyan bir şiirim… “Göz Hakkı, Kul Hakkı,Komşuluk Hakkı…vs”gibi inancımızın gereği olan unutulmaya yüz tutmuş yaşantımızı anımsatan,özlem duyduğumuz günlere götüreceğine inandığım “Yanan Soba/Kaynayan Su/Eski Zaman,Daha Çok Küçüğüm Tut Elimi Anne! ”şiirimden sonra Eskiye Özlem 3olarak yazdığım Eski Zile Yaşamını(benim yaşımda olan bir insanın bileceği kadar) anlatan bir şiir…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali Orhan Günaydın