Önce kendimi anladığımı anlayıp
Sonra sıradanca anlatabildiğimi..
Korktuğum, kendim –içim- değil aslında,
Seçtiğim sözcüklerin sırıtkanlığı…
Herkes önüne bakar bakar da,
Ben sadece içime….
Has iken hastalandım
Onsekizde pas aldım
Şutlar out olunca
Doktora selam saldım
Kör döngüler girdabında
'Dönen' başım olsaydı aramazdım.
Bir dolapçı beygiri kurgusunda
Eşeğin yol almadığı malum da
Boynundaki nasır bir garip duruyor bayım...
Döndürülen çıkrıkta sarılıysa yol haritanız,
zaman
Zaman enerjidir, ufuktur,
bilgi, heyecan ve birikimdir
Takvim yaprakları değil
“yaş”lanmak yaşamaktır,
kazanmaktır iflaslar değil
ideallerin projeye geçenlerinin sayısıdır yaşamak
Güneşin batışı değil.
Güneşin batışı az sonra doğuşudur
Ve ölüm sadece, yaşanacakların tükenmesidir,
kaybolmak değil,
Yıllar geçip gidebilir
Giden geçmiştir artık, ardından bakılmaz
Geçmiş ile hesaplaşmak düşer bize “ah! ”laşmak değil.
Sensizliğin, griye çalan yanı var ya?
Bazen öyle bir düğüm ki…
Düşünmezsem her yanım tozpembe gibi;
ama,
ıslandığımda çamurdan bir heykel!
'Sevişmek'
aşkın, değiştirilmesi teklif bile edilemez temel anayasası.
Yaşama isteğimizin asıl odak noktası.
Bütün İŞ 'sev' ile 'mek' arasına girmekte.
“Yani (iki) yürekte., iş’te, emekte.
aşk karın doyurmazmış he mi?
aç karnına da aşk olmazmış?
'aşk'sızlıktan kimse ölmemiş ama,
'aş'sızlıktan sürünen sürüden beter.
kanun?
sabıkalı aşık!
bu bir masumiyet!
Ama bir de suç.
Kafanın 'içi' arapsaçı bu kez!
Ne ariflere,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!