“Bilmem ki varlığının ekinlerini, yokluğundan hasat edebileyim o ebedi hasretini…”
Ey biçare yüreğim!
Öylesine tutkulu ki umut;
Mum alevi gibi de olsa yanıyor fırtınanın orta yerinde
Sen yine de sezdirmeden sil gözyaşlarını
Sönük de olsa ışıltısı, gülümse!
Öyle ya;
Kanat açan bin umuttan biri varsa bile menzile,
Gelir mutluluk bir gün
Sarar bizi o eşsiz tebessümüyle…
Kınından çıkan hançerin çeliğine sürülmüş olsa da ağılar
Belki de kapanır bir gün
bu sabırlı bekleyiş ile o tımarı mümkün olmayan yaralar
Umudu emzirmek zorunda olduğumuzu bilir de Zaman
Sanki yorulmuş gibi inatla yavaşlar
Vefasız, Zalim, Gafil
hiç kadir kıymetimizi bilmez bu zalim tik taklar…
Damla damla tükettik bizi gözlerimizde
Kurban ettik ruhumuza
Yıllandırdık bekleyişlerimizi
Zifiristan eyledik mahzenlerimizi
Söyle Sevgili!
Hangi cehennemin,
hangi katran kazanı
yok edebilir ki bizim özlemlerimizi?
“Hokkası, okkasından ağırdır ki divitin;
her mavi mürekkebin yüreği
muktedir değildir zikredilen sözlerin tutkusunu taşımaya…”
Kayıt Tarihi : 27.10.2011 15:47:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)