Gerçeklerin hayale döndüğü yerdeyim.
İlk yaşım doksan dokuz
On yedisinde kızım siyah beyaz düşlere gebe,
Düşler ağlıyor kaldırımda ‘ gerçekliğim nerede? ’
Kaldırımda bir sokak ve taştan arabalar, sert adamlar
Sokaklar birbirine dolaşıyor.
80, Yüce paşalar TRT’de
Dışarıda kırık kol dağınık çene,
Dayımın saçlarında bitler, cebinde asi bir topaç,
Dönüyor, dönüyor, dönüyor gene
Girdabı tüm uykularımı yutuyor.
Uykularım huysuz, uykularım uykusuz.
Uykum var uyuyorum babama.
Babam, erik dalında bir heyecan,
Sırtı terli, dizleri zeytin moru,
Tükürük en yumuşak merhem
Ve en sona kalan ebe.
Çamlak çömlek patladı afacan dede.
Annem, dişleri anca düşmüş, damak kırmızısı gülümseme,
Gözleri yeşil, düşleri maviş, üzerinde zeytin moru bir fistan
Karım iki sıra öndeki güzel kız,
Dantel yakalık, siyah önlük, silgi kolye,
Kara tahta, öğretmene kalan son kale
Arsız oğlum bizden sevgi çaldı sonra telgraf teline bağladı
Telden kuşlar kalıktı gökyüzüne
Gördüm biri çam dikmiş gökyüzüne
Ben dibine işedim.
Biri ev yapmış gökyüzüne
Ben duvarını işledim
Kunduzlar dereleri boğmuş
Dereler boğmuş denizleri
Zeytin moru denizler boğuyor beni
Ne kaldı bıçkınlığım ne yiğit söyleyişlerim
Ve korkularım karnımdan yeni çıkmış, saçılı ortalığa
Sustu davul dağıldı düğün
Cebimde günahlarım, yaşlı kalbim sendeliyor
Üzdüklerim tek tek boğazıma düğümlenmiş,
Yalandan tespihimi bir bir çekiyorum
Hayat tiyatrosunda zeytin moru bir perde
Perdede her zamanki oyun
Yazarı ben,çizeri ben, bozarı ben,
Kayıt Tarihi : 4.4.2013 09:45:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!