Seni seviyorum lakin seni sevmeyi değil.
Seni sevmek paslanmış demir kadar çirkin.
Çenesi düşük cahille içilen çay kadar tatsız.
Resimsiz çocuk kitapları gibi donuk.
Tüm hevesinle tuvalin başına geçmişsin
Tablonu boyamaya başlayacakken
Kalem tutacak kadar bile
güçlü değil ellerim
Zaten kağıt karşısına geçip
dökecek neyim var benim
Geceler hep mi böyle soluktu
yoksa gözlerim mi hep siyah bakardı
Düşme yüreğime düşme
Sen uzaklardasın
Gelemem ayağına
Aşk yol ister
Bir habersin benden
Gelememiştim ben sana o vakit.
Kahroldum, bin dereli memlekette
İçecek damla su bulamamıştım.
Sende kavrul yağan karlar altında.
Ettiğim ah senelerce inmesin
Kaçılmaz ya ayrılık denenden
Hani son demlerindeyken aşkın.
Biz, habersiz son kez sarılırken
Dalları ağlardı sonbaharın.
karman çorman bir düğün
kimse oynamıyor niyeyse
işte beyazlara sarınmış
ama pek bi çirkin yüzüde solgun
siyah giyilse anlardım
Bütün yollardan geçerim
Islak sokaklarla tanışırım
Soğuğu yer, sıcağını özlerim
Acı lokma yutar düşerim yola yeniden
Karanlık şehirler çıkar karşıma
evet gidebilirsin adam
hiç ruhuma dokunmamış gibi.
tanrının yalnız adamı
yalnızlığına mı gittin?
belki sende bir rüyaydın
evrende bir eşim olduğuna inandıran.
Gece vakti çığlıklarım
hiç gelmedi mi kulağına
yine de sana bu çiçekler
kırdığın kalbimin yerine koy
koyabilirsen.
Gün batarken huzursuz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!