Ey Nihâl’im, gaflet bahçesinde uyuyan,
Her nefeste hüsnünle yakan, aklımı çalan!
Bil ki bu kendine yetmezlik hâlim, bir gün
Beni ruhumun tenha kuyusunda boğacak.
Ey Nihâl’im, güçsüzlüğümü sarmalayan sırdaşım,
Bu isteksiz feryadım, mahşere kadar rezil edecek beni.
Aşkın yangını gizlendi mi hiç gök kubbede?
Kan içinde yüzsem de, ahım yıldızları titretecek.
Ben ki zevk-i dil ile dolu, âşıkanedir dudaklarım,
Nihâl’im, senin elinden sunduğun şarap değil mi
Bu harap eylediği gönlümü? Senin bâdesin,
İçenleri ebedî sâkî-i dilrübâ kılan.
Ey Nihâl’im, dostlar bilsin ki sevdânın zinciri
Çekti beni benden, aldı aklımı, eyledi mecûn.
Kusuruma bakma, eğer görürsen, bil ki dünya
Senin aşkın yanında hiçtir, aldırma deme!
Zühd ü taat yolunu bıraktım, mihrâba çekildim,
Lâkin senin o nergis-i siyeh çeşm-i cândan
Beni hâlimden çıkardı, vuslatına bağladı.
Ey sevdalı aşık, gönlümü Nihâl’imin aşkına bağladım,
O ki ruhunun derinliğinde insanlığın sırrını taşır;
Nihâl’imin varoluşsal dokusundan çekti o zincir,
Beni aşkın divânesi, hakikatin sırdaşı eyledi.
Kayıt Tarihi : 28.7.2025 13:11:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!