"Çağır gövdemi bu sonsuz akşamında ey gök.
Tam burada düştüm ve kanıyor yaram ay gülümseyince.
İnsan biraz kendini sevebilir, kendine anlatabilir ucuz bir hikaye.
Böyle diyordum uzak bir yol boyunca.
Söyle ey kendim, düş dediğin nedir ki?
Nerelerde aranır ve nerede unutur asıl sahibini
ilk seferinde sarhoş olunca.
Hangi uzakların hüznüyle kavrulur
teninde yangın
yangınında kül olunca!
Beni hatırla diyorum,
beni çağır bir şarkının içinde yok olunca.
Bir tüy kadar hafif olalım bu yaratılış destanında.
Kanatlarıyla göğe iz bırakan o kuş
tedirgin belleğinden kurtulsun.
Duysun o tanrısal sesi ve uçsun.
Kanatları kessin yaşamın boşluğunu.
Yasak olan ne varsa yaşansın
Kendi rahmini tırnaklarıyla deşsin ,
ve doğursun evlatlarını Olimposun kraliçesi
Küçük bir kan deryası suya bulaşsın,
arınarak dirilsin o güzel kadın.
Kendini sevmeyi öğrensin,
kurtulsun ötekinin gazabından.
Buraya bir tutam ateş düşecektir ve belki de yıldırımlar yağacaktır.
Kolay değil tabi, tarihin sayfalarında bir cellata benzetilmek.
Beyaz topuğundan evladını insan kılmak.
Hiç kolay değil suya yansıyan suretinden bir narsist yaratmak...
Ben mahvoldum demiştir belki,
zifte bulanmıştır yazgısı
ve artık kendisi müstesna bir tanrı değil!
Çünkü bu marazi hikâyenin ölümsüzlük suyu bulunamadı.
Çünkü hiç kimsenin karnı doyamadı.
Çünkü herkes kendisine tanrı...
Çağır gövdemi bu sonsuz akşamında ey gök.
Tam burada düştüm ve kanayan yaram değil..."
11.08.2022
G.s
Kayıt Tarihi : 12.8.2022 12:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!