Kayıpsızlara karıştın yine.
Kayıp sızılara eşlik etti hasretin.
Ya en büyük düşman sendin
Ya da ben bundan önce dost kavramını çözemedim.
Sağanak esirlere iyilik ateşi kustun ve
En büyük ateşini bana yaktın sevgili.
Benim sana esaretimi
Canıyla ödeyebilecek kadar çılgın bir yürek anlar.
Aşk emreder ben oynarım.
Sen söylersin ben baş üstüne derim.
Ben söylerim sen tek sözünle beni en soyut hale getirirsin.
Dokunsan kırmızı koklasan sıcak.
İçine çeksen biraz sen ve biraz aşk.
İşte gerçek benlik bu.
Ya seninle katlanmak hayatı ikimize bölerek
Ya da sana katlanmak hayata kalem diyerek.
Kaç tükenmez aşk kullandım seni yazarken
Ya da hangi aşk seninkini yazabilecek kadar uzundu.
Mürekkep döküldü, gönül kurudu.
Seni yazamamak nefretle son bulurdu ve
Kalbim nefret etti senin olmadığın her şeye.
Gönül köprüsü kelimelerin büyüsüyle kurutulmuş
Tuğla görünümlü ölümsüz can birikintileri ile yapılı
Ve onu ayakta tutmak için senin tozların gerek.
Tozpembe hayallerin.
Yakıcı bir kar yağışı senin en mutlu halin ve
Kaç kardan aşk yaptık isimlerine sen ve ben dediğimiz?
Ateş ateşi nasıl eritebilirdi ki senin beni erittiğin gibi?
Söyle sevgili.
Hayallerimiz kaç derecede erir de suyu çıkmaya başlar
Ya da donmuş olan hayatımızı hangi sensizlik çözer de
Bizi imkansıza ulaştırır?
Bu kalpte imkansızsın sevgili.
Unutulması en imkansızsın.
Tüm olasılıklar birbirine sen ve
Her bölme işlemi zaman kadar geçici.
Zaman değişse de senin değerin hep aynı sevgili.
Hep en değerli...
Sensizlik ile yine baş başayım.
Hayallerimizi tokuşturuyoruz
Sarhoş olmuş aşkımızın baş dönmelerinden süzülen ve
Gözyaşlarımızı öyle içiyoruz ki birbirimizin.
Kan revan sanır akıl kelepçelerini gören ama
O kızıllık kan değil.
Kendimi öyle tutsak etmişim ki sana
Kaçmama çabalarım bunlar.
Göçebe mi firari mi bilinmez.
Çöllerden dağlara taşlara göç mü yoksa
Yüreğimden gözbebeklerine kaçış mi?
Anlamadım sana olan bu anlamsız matem.
Sanırım yalnızlığı öldürdük.
Dünyanın en kutsal katilleriyiz biz.
Bu suçu beraber işledik.
Faili aşk ve karartısı meçhul bir duygu.
Karamsar bir gündüz mü yoksa sensiz bir ben mi daha öldürücü?
Sen olmadan bulutlar nasıl beyaz
Ya da gökyüzü gerçekten mavi mi hayal ettiğim o mutluluk gibi?
Kaç tebessümle daha bebekliğimizi yaşayacağız?
Hangimiz hangimizi kucağımıza alıp sallayacağız ve
Aşk masalları ile birbirimizi uyutacağız?
Küstük serçe parmaklarımıza bir daha birleştirmemek üzere.
Ya tüm parmaklar beraberdi
Ya da yaklaşmayacaktı biri diğerine
Gözlerimiz ayrı düştüğü zaman.
Gözlerimi kapatınca da sen varsın açınca da.
Nasıl bir karanlıksın?
Kör olmuş elim ayağım.
Sürekli karanlığı avuçluyor
Yalnızlığa basıyorum yolumun düştüğü yerde.
Kar alıyorum seni beyaza bulamak için ama
Gittikçe karalıyorum kendi içimde elleri soğuk bir halde.
Soğuk bir sessizliği içime çekiyorum.
Boğuluyorum her saniye senin dumanından.
Söyle hangi tütünü kullanıyorsun kendini ateşe vermek için?
Tadını hangi meyveden alıyorsun da bu kadar anlamlı tadıyorsun?
Zamana ayıp oldu.
Boş yere harcadık onu.
Hayata kayıp oldu gidişin,
Hayatım kayboldu sen gözlerimin arkasına alınca ve
Aşk tabakası yırtıldı bebeğimin bir adım altındaki.
Ağ atar oldum aşklarıma seni yakalamak adına..
Hangi örümcek seni aşk bahaneleri ile zehirledi?
Hangi dereye yamaç oldun beni şelalenden atmak için?
Kaç gözyaşımı boğdun onun dibinde?
Gün gelecek bağlanamayacaksın aşk dediğin kişiye.
Onu tanımadan önce sadece.
Zamanla aşık olur insan ama
Anında aşk oluverir imkansızlıklar kapıyı çaldığı zaman.
Kulak tırmalar tokmak vuruşları.
Kalbim ne ara senin aşk bahçene kapı oldu?
Ellerini ne zaman taktın kalbimin üstüne?
Neden herkes sana dokunuyor?
Neden kalbimi korumaya çalışıyorsun?
Ya ben buyur etmiyorum sana gelenleri
Ya da sen izin vermiyorsun kalp dokunuşlarına.
Kaç şerefe daha içeceksin o lanet olası aşk boyasından?
Yeter artık ömrümden çaldığın.
Siyah beyaz kaldım.
Senin sayende mi senin yüzünden mi bilmiyorum.
Ya ben eski Türk filmlerini çok seviyorum
Ya da bir film yaşıyorduk ben siyah sen beyaz.
Gri oluyorduk buluşmalarımızda.
Sen içimde hep beyaz kalıyordun çünkü.
Son surat giderken hayatta
Aşk radarına yakalanıyorduk sevgi sınırını aştığımız.
Kaç yalnızlık cezası yiyorduk kim bilir.
Sınırı ne kadar aştı isek o kadar yalın oluyordu kimsesizliğimiz.
Beni sana bağlıyorlardı kalbimde başkası olmadığı için ve
Bu bir ceza idi bende çünkü beni en yalnız bırakan sendin.
Sen tektin
Ve öyle bir gittin ki hayatımın sol kıyısından
Asfalt bile eridi var olmazlık ateşi yaktığımız ve
Her kalp atışında
Binlerce duygusal patlama gerçekleşti güneşin beyninde.
Kimyası bozuk duygular sağlığa nasıl yararlı olabilir ki?
Genim sana bağlı sevgili.
El olmadan parmak nasıl hareket edebilir ki?
Kayıt Tarihi : 19.9.2011 23:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
basit bir masal işte bizim aşkımız. olağanüstü olaylar var...

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!