Zengin Sofrası Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Zengin Sofrası

Bugün sana misafirim arkadaş,
Senden, şöyle zengin sofra isterim.
Hatırlarsın, olmuştuk biz kan kardaş,
Senden öyle zengin sofra isterim.

Gönül neler ister yemek anında,
İzmir köfte, Çerkez pilav yanında,
Kızartmalar, gelmeli zamanında,
İşte, böyle zengin sofra isterim.

Etli pilav, üstü tere yağ olsun,
Sepetteki ekmek küçük dağ olsun,
Arkadaşım, senin canın sağ olsun,
İşte böyle zengin sofra isterim.

Komşulara atacağım ben hava,
Yumurtalı sucuktan iki tava,
Künefeden sonra yerim baklava,
İşte böyle zengin sofra isterim.

Ne hayaller kurup geldim buraya,
Tatlı çeşitleri sığsın araya,
Tüm meyveler hele girsin sıraya,
İşte böyle zengin sofra isterim.

(TEMMUZ 2007)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 14:52:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


ZENGİN SOFRASI İnsanoğlu daima her şeyin en iyisine sahip olmak ister. Ama genelde en mükemmele erişemese de maksat hâsıl olur. Bazen de hayal kırıklığına uğrar insanoğlu. Bu durumda yaşamdan yılsa da, başarısızlıklardan tırssa da düşe kalka yoluna devam eder. Öyle zaman olur ki, bir hazine bulduğuna inanmışken, boş bir kırık küple karşılaşır. Oysa her olaydan bir ders çıkarması gerekmez mi? Adamın biri, uzun zamandır görüşemediği eski bir arkadaşına rastlar kasabada. Kendisinin acından nefesi kokarken, arkadaşında (maşallah) ense göbek yerinde. Kılık kıyafeti de o biçim. Bizimki, gençliklerindeki arkadaşlıklarından girizgâh yaparak sohbeti bulundukları zamana getirir. Arkadaşı, artık zengin olduğunu, sohbetin devamını malikânesinde yapmak istediğini söyler. Tabi bu arada bir akşam yemeğini birlikte yemek istediğinden dem vurur. Gün belirlenir ve vedalaş ılır. Verilen tarih geldiğinde bizimki, kim bilir nasıl bir zengin sofrasında yemek yiyeceğinin hayali içinde, evinde hanımının yer sofrasında hazırladığı (Allah ne verdiyse) nimetleri şöyle bir tepeden süzer; “Burada yemeyeceğim hanım! Ben zengin bir arkadaşın sofrasına davetliyim.” Der ve çıkar… Bahçede bir masa etrafındaki, iki ferforje sandalyeye otururlar. Sohbeti dinleyen kim? Bizimkinin aklı hep gelecek olan bol çeşitli zengin sofrasında. Nihayet hizmetçiler çatal, kaşık, peçete derken masayı gerekli araçlarla donatırlar. Ortaya, bir yağsız salata konur. Servis nihayet başlar. Birkaç ince dilim ekmek, önlerindeki ekmek sepetinde boy gösterir. Bir küçük kâse çorbanın peşinden, hastane yemeklerini andıran tuzu kıt, oldukça az diyet yemekleri ve kocaman bir hayal kırıklığı. Oysa zengin sofrasında yemek yiyeceğim diye bizimkisi, boş mideyle hazırlıklı gelmişti ziyafete. Yutkunur, bir şey de söyleyemez. Eski arkadaşlar açık çaylarını yudumlarken, varlıklı arkadaş; bir süredir yemeklerini diyetisyenlerin hazırladığı, doktor kontrollü bir beslenme sistemiyle yemesi gerektiğini söyler. Geçmişteki çarpık beslenmenin yapmış olduğu tahribatı kısmen de olsa bu şekilde telafi etmenin, sağlığı açısından önemini açıklar midesi kazınan arkadaşına… Bizimki, gözünde tüten evdeki sofrasına doğru yol alırken “zengin sofra” ile “zenginin sofrası”nı karıştırdığının farkına o zaman varır.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla