Ben zengin olsam, geçerim şu köhne yoldan öyle aheste aheste.
Yorgun evlerin arasından ağır, eriyip kayarcasına.
Altımda son model arabam,
Yanımda en soylu kadınlar, en soylu adamlar.
İzleriz birlikte geriden geriden o gölgeden insancıkları yarı acıyarak, yarı kızarak.
Zengin olsam sakınırım kendimi ve asla ama asla yanaşmam yanlarına.
Nemelazım derim belki sokarlar, belki sıkarlar o boğum boğum elleriyle, kollarıyla.
Bilirim ki hepside birer yılandır.
Oldum olası tiksinirim ter kokusundan, hele ki şu hırpanî bedenlerden öyle kıvrılan kıvrıla yayılan.
Geceler har, cebimde üç beş yar, midem de üç beş kilo havyar.
Zengin olsam açarım ezilmiş üzümlerden yıllanmış bir şarap, içer miyim hiç çay may?
Denize nazır yalılar, suyun üzerinde bir dolunay.
Görünmesin isterim dibindeki balıkları, bir de kenar mahalleleri, şu aç mı aç kalabalıkları.
Ben zengin olsam başa geçsin benden biri.
Yarışsınlar durmadan, dövüşsünler durmadan, savaşsınlar dişe diş, kana kan.
Vazgeçmeksizin bu çiftlikten,
Koskoca barajlardan damla damla akan.
Açlıktan, susuzluktan.
Borularından böcek saçan bu handan.
Sahte birer mutluluktan.
Kayıt Tarihi : 29.7.2023 20:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!