Çaldı, çırptı, topladı, doldurdu kalburunu
Helal ekmek uğruna çıkarttı kanburunu
Gayr-ı meşru servetin kaybetti izlerini
Bir dikili ağaca çürüttü dizlerini
Hortum nasılsa geniş yaptırdı koca kasır
Yatacak bir yeri yok altında eski hasır
Her gün yeni bir garip çarpmaya koyulmuştu
Elleri boş cebinde çırpılıp soyulmuştu
Kavga, öfke, bela, eziyet kuduruyordu
Kâbus gibi hayatı, tedirgin duruyordu
Karanlık vaatlerle kıskacı büyümüştü
Kan çanağı gözleri karanlık bürümüştü
Gayr-i menkullerine yenisini ekledi
Borç gırtlağa dayanmış öbür ayı bekledi
Örümcekten ağına her gün bir saf düşmekte
Günü gününden kara, her saat düşünmekte
Karnı tok sırtı pek, ipek perde pencerede
Eklenecek bir şey yok, su kaynar tencerede
Renkli renkli kuş besler altından kafesinde
Terazisinde yokluk, acı var kefesinde
Çocuğu her kapıyı açar bir ödenekle
Dört dörtlük olsa bile giremez yetenekle
Hayatı yeme-içme, gezme-tozma, eğlence
Birgün olsun gülmedi, ömür boyu işkence
Ahiri yok belkide cennetidir bu dünya
Evveli yok ölse de bitse artık bu rüya.
Kayıt Tarihi : 2.3.2015 13:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!