Zencilerin Tarihi Şiiri - Memduh Atalay

Zencilerin Tarihi
Bulvarda bir Mustafa Kemal çıkar karşıma
Hissiz bir koşturmaca, korkunç bir yalnızlık
Şapkasından tanırım onu kravatından
Dünyaya koşanların tufan telaşı
Eşya kölesi bir kötü baykuş
Ülke zimmetindedir padişah sonrasında
Kuldan vatandaş yaptık ya övünmeleri
On yılda on beş milyon genç de yaratmıştır her yaştan
Padişah sürgün padişah elinde bir Bitlis tütünü
İstanbul’u düşünür, evlatlarını düşünür
Sonra fitnenin beli kırılır sükût makamında
Vatandaş yaratanlar ikinci bir on yıla ulaşmadan
Zulümleriyle gömeriz biz zenci evlatları padişahımızın
Her evde bir Vahdettin bir Abdülhamit doğar dünyaya
Dünya durdukça padişah yaşar gönüller sırça saray
Biz zenci evlatları padişahımızın hasretiyle kavruk
Biliriz zalimler ebterdir bulvarın teri ve kiri
Adlarını sarartmıştır yağmur ve bakışlarımız
Bizim bakışlarımız yüz yıllık hesabın demirbaş defteri
Bozguncular, isyankârlar, hainler sıra sıra

Statlarda İnönü görülür kayıplar panayırı
Kulakları sağır eden tezahürat bundandır belki
Unutuşun tesellisi “gol gol gol”
Bulvar stat doğurur, stat bulvara çıkar
Öylesine iğretidir üstümüzde yakın tarih lekesi
Yirmi üç hançerini saplar kalbimize
Türküm, doğruyum, çalışkanım, işsizim
Latin çizgileri bir çıban gibi üstümüzde
Put yaparım cumhuriyet çocuğuyum
Beşerin kadim dalaletine duçar devrim kulları
Emir kulları, makam kulları,
Profesör cübbeleriyle mezar ziyaretine çıkarlar
Şikayet üzre başörtülü kızları

Biz şakirt, biz büyük doğucu, biz serdengeçti nesli, biz alperen
Biz milli görüş peşinde, biz sofi, biz kuran talebesi
Yakın tarihin kör baktığı Anadolu teknesinde yoğrulmuş Asım
Camiler yaparız harcında yüreğimizdir karılan
Akif muhacir bir sükût gibi camiden taşar
İmanlı bir haykırıştır camide Bediüzzaman
Ne bulvar biliriz ne park ne stat
Sorgu dolu gözümüzde bin yıllık hasret akar
Surda açılan gedikten nasıl da girdik içeri
Biz sevdadan yana kekeme çocuklarız
Ellerimizde İstanbul haritası ki payitahtı gönlümüzün
Şaşkın bakışlar arasında
Bulvarı ve statları bıraktık tufan telaşında görünmeden çoğaldık
Camilerde yaşattık tüm üstatları
Her zencinin bir rengi daha vardır biz biliriz rengimizi
Padişahım çok yaşa, padişahım çok yaşa!