hakkında yazdığım çarmıh belki
kadın göz yaşları gibi müşkül ve kemirgen
gevrek bir sıkıntı: anı, ansızlıkla soygunlaştıran
içimde susan pus'a denk değil
tabutta edilen dua
yıllardır enin dar
ve geniş sanırım içinde büyüyen kiriş...
yalvar yakar, urganına münafık
salıverdim ucunu
uykuda bile ziyan, kem, kör, sersefil
zencefil dudaklı günahlarım
seni asilikle suçluyorum hey zat!
Nerdesin...?
gökte yoksun yerde hiç..
muhacir ruhumda eriyor
ensar delik deşik..
sen buna göç mü diyorsun..?
bir de İsrafil
israf ettikçe sesi, soluğu kıyamet
daha görülmedi nedense..
insandır kimbilir
kul, köle, ve hain
hepsi kendi derdinde,
inanır mı sanıyorsun gök gürültüsünde...?
esrar...
esaret ve kurgucu köpek...
hayvanoğluna mı benzeyecek?
belkide elmayı değil
ağacı kemirmeliydi
ilk ben.. ilk sen ve ilk hepimiz...
belkide vücudumu ilk ceza eritmeliydi
sıcaklık değil...
suç asla yığılmadı zihnim kadar ortada
ve hiçbir mahkum salıverilmedi
elinden ancak Azrail..
Azrail mi ölebilirdi?
neden... hiç mi günah işleyemezsin..?
hiç mi kıyamassın eline avucuna veya neyin varsa kıyılacak
ben ve sen farketmiyoruz fakat
ne sen bana benziyorsun ne ben sana
öyleyse neden vücudum yaşıyıp
ruhum gömülmüyor toprağa
baksana ruhum firar
ve artık yetişemiyor ölüm..
sana geliyor belki
belkide yosun tutmuştur kimbilir...
alttarafı sadece Nuh binmeliydi gemiye
alttarafı kimse sen yoksun diyerek
enine boyuna insanlaşmamalıydı..
............................
(01,01,2004 bir yolda yürüken)
Kayıt Tarihi : 12.6.2005 05:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)