Dolu dizgin yaşıyorum yıllardır
Buna rağmen isyan etmiş değilim
Cefası da sefası da Hak’tandır
Kaderime karşı gelmiş değilim
Nefsim boş hayale kanat çırpıyor
Bir gece yarısı, çayıma sigaramı meze yapıp,
Yine, seni düşünüyorum..
Seni düşünürken;
Yüreğimden bir güvercin azat edip, gökyüzüne yükseliyorum..
Bütün ırmaklarım, denizle son buluyor..
Seni düşünürken;
Yüzümüze gülüp de, sırtımıza vurana
Namerde kulluk edip, zalime el açana
Davamıza kavli olup, yarı yolda kaçana
Selam olsun...
Selam olsun dostlara
Fırtınalardan yorulmuş bir garip sandalın, sığındığı küçük bir limandın sen benim için. Son limanımdın..
Geride kalan tüm acıları, unutmuştum bile daha seni görür görmez. Çocukluktan kalma, saf bir kalp vardı avuçlarına bıraktığım.
Islak saçlarım, titreyen ellerim ve yorgun bedenimle karşındaydım işte.
Her defasında bir parçamı alıp götüren, bitti dediğimde yeniden başlayan; bir tebessüme, bin göz yaşı döktüren acılar içinden çıkıp gelmiştim sana.
Ürkekti yüreğim, dokunsan yine hıçkırıklara boğulacaktı sanki.
Ne vardı? Ne vardı tutup yüreğimi, alsaydın avuçlarının arasına.
Bir hastane odasında rastladım ona,bir kolunda serum takılıydı.
Gözlerini tavana dikmiş, iğneden korkan bir hali vardı.Genç yaşına rağmen, saçlarına yeni yeni beyazlıklar düşmüştü.
Bir sandalye alıp yanına oturdum, ismini sordum söylemedi. Bir şeylere dargın hali vardı,
Anlayamadım.
Küskünlüğü gözlerinden okunuyordu, konuşup derdini anlamak istedim,
Konuşmadı…
Bir zindana kapattım kendimi;
Müebbet cezası verdeim kendi kendime,
Hakimde bendim, suçlu da!
Katıksız, ışıksız ve yalnız bir hücreye kapattılar beni.
Mahkumda benim, gardiyan da!
Dört duvar arasında volta atmak yasak,
Soylu neslini, çabuk unuttu bu millet,
Vatanı; karış karış, satan satana,
Dost bildiklerimizden, bulmadık mı illet?
Türlü türlü oyunlara, göz yuman yumana.
İffetin, örfün, adetin, tarifini unuttuk,
Hadi git….
Geri alıp bütün yalan sözlerini,
Ardına bile bakmadan, git hadi.
Ben, umutlarımın hepsini çıkardım gönlümden,
Şimdi sen; sensiz olan yarınlarımı alıp bugünden,
Sessizce git hadi…
Koca dünya sırla dolu dediler
Çözdüm mü çözmedim mi bilemedim
Ona gelen elbet göçer dediler
Göçtüm mü göçmedim mi bilemedim
Yaşım daha gençken saçım ağardı
Hayal meyal hatırlıyorum.
Bir sonbahar esintisinin yorgunluğunda tanıdım onu.
Üstü başı ıslanmış, titreyen elleriyle sigarasını yakmaya çalışırken gördüm ilk defa.
Yanar yanmaz sönüyordu kibritler, deli bir poyraz esiyordu, sanki koca bir şehrin feryadı vardı rüzgarın sesinde.
Çakmak uzattım, alıp yaktı sigarasını, şöyle bir süzüp beni, “eyvallah” dedi.
Ayrılamadım yanından, kaşları çatık, suratı asıktı ama, bir şey vardı gözlerinde.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!