Geniş bir aşk için yüreğimi daralttım
Öyle ise inceden inceye gel bugün
Hançer izinden derin sızı
İnsan olmanın kaygısı
Ve toprağın kokusu
Ve yağmurun sesiyle
YALNIZLIK
YA DA
SARDUNYALAR AÇARKEN
Yalnızlık sağaltılmış antik sanrıdır
Kurşuni heykel gibi durur hüznüyle Babil
Eylül Gözlerin
Başımda bin bir düşünce
Erguvanlara dair
Ve yokluğun hercai menekşe
Eylül gözlerinde şehrin buğusu
/Şehrin tenha yerlerine yasladım
Denizin üstüne düşen yağmurları
Ve her yağmurdan sonra
Islanmış bedenimi güneşe gerdim…
Martılar ağladı /
Gözlerin Yok Yağıyor Avuçlarıma Bozkır Vakti
Beni bir bozlak vakti
Bozkırın türküsüyle çağır
Yum gözlerini kekiklerin içinde
Dağların bulutlu kokusunu
Al dedi
Al
Sabaha kalmayacak
Topla tüm yakamozları denizden
Güneşin ihtilâl haberiyle yıkılacak nasılsa tüm karanlık
Göğsünü gererek uyanan tüm canlılarla
Özledim