gazabın gözyaşlarında soluklanıyor nefsim
doluyor genizlerim kanın kölesiyle
adım mıhlanıyor zalimin hülyasındaki düşe
hiçliğim boyanıyor kör isteklerin nefesinde
bir girdaba düşüyor adımdan harfler
ve siliniyor nur diyarından dualar
usul usul içimdeki küfrün yürüyüşüyle
düşüyor tek tek sessizce
fetihle taçlanmış hisarlarım
burçlardan çekiliyor kutsiyetin gölgesi
kıvranıyor bir yangının edası içimde
semazenler bir virane şehrin üzerinde
ateşin yangına dönmesiyle
dönüyor zehrin şerbeti her zerreme
vurgun yemiş bir bülbülün türküsünden
tuğrası silik izlerin dokunuşu
kayboluyor yitik bir sevdanın
mukaddesata saklı son cemresindeki huşu
katilin hesabı adımla çekiliyor
yazgılar bana çıngırak sallıyor
bir ağıt ki bende beni ağlıyor
kan gözyaşlarına sinmiş
üzerimde bir katliam kokusu
hançerimden damlıyor nefsin kan izleri
gölgem bile yetmiyor saklamaya
içimdeki cinayetin dehlizlerini
kulaklarımda aynı yankı
son çırpınışın hisleri
yürüyorum bir katilin edasıyla
aynalar en büyük düşmanım bundan sonra
intihara gün sayıyor mavera
çekilmiş köklerinden ab-ı hayat
kuruyor gözyaşlarında ebruli dualar
yosun bağlamış sanki her yolun
can damarlarında tıkanmış Fırat
bulanık sularda bir ayin var
mecalim, halim bilmem artık neye yar
çıkar mı ellerimden bu ihanet
ilkbahar bundan sonra neye yarar
sabahları bekliyor şimdi dumanlı gözler
her şafak içimde bir sakanın intiharı
vicdanlar yıkıyor tabutları
bilmem bu kaçıncı sela gömdüğümün
kaçıncı yasin adına düğümlediğim
şimdi sığar mı yüreklere bu yakarış
müptela olmuş kene, kemiyetime
ninemden kalma duaları emiyor
soluk kaldı; hezimete
vicdanım bilmem kaçıncı törpüsünde
bilendi nefsim kinimin beşiğinde
yine aynı rüyaya uyanıyorum
böyle olmamalıydı; diyorum
aynalara yansımalıydı suretim
dualar uzanmalıydı Karıncanın Sahibine
göklerden bir seda ‘hu hu ‘ diye
avuçlar nur harmanıyla dolmalıydı
saflığın çocuk suretinde emzirdiği dualar
en güzel niyetlerin ırmağında yıkanmalıydı
ama böyle kan sıçramamalıydı
zehrin damlası düştü artık karanfillere
bundan sonra tanımaz sabah gölgesini
yalnızlığın deruni iniltisinde
karanlıklar örter usulca
ne kadar kesik varsa yüreğimde
ölümü koklar kaf dağından
nefesi yangın bir çölün bağrı
erir ebruli duaların esintisinde
anılar saflığın çocuksu düşleriyle
dönmez hicretler yansa bile gözlerinde
mürekkep küf kapmış
izin verilmez, aşkın raksına
kelepçeler ihanetin kollarında
tutuklu bir ağıt düğünden kalma
kan sıçramış bembeyaz umutlara
sabrın vebali şimdi omuzlarda
bilmem nasıl ödenir
bu ihanete düşen gözlerim
siliyorum ne kadar küflü hece varsa içimde
katran bağlamış mürekkebim
sayfalar ise hasmım misali
kovuluyor zillet-i sürgün ile
bilmem nasıl çıkar bu leke
menekşelere damlamış heyula bir çile
kardelenler unutmuş zirveleri
zerrinler lale devrine esir
bir saltanat ki alem-i kebirde heba
duysa yanardı Kerbela
raflarda tozlanmış kainatın fihristesi
kopmuş tesbihler dökülür ardı sıra,
iz olur, gözyaşlarından nura
her kapı aynı gülistana açılır
her vicdan da tövbeye
bulanık sular döner yine özüne
bir su damlası yeter binlerce kire
düşünce gözyaşı hicrete
yol alır karıncanın umuduyla
semenderin suskun çilesiyle
hüküm giyer sadaka vecdiyle
dökülür semadan bir gece
ebruli bir dua aynı zehrin düştüğü yere
kurur bataklıklar çekilir sular
bir aşkın sevdası tutar
bir duanın vesilesi Aşkın Sahibine
yanar kalbin tutsaklığı, çıkar zehir
kul hakkından başka ne varsa erir
bilmem bu nefes nerde ne halde verir
şahadet şerbetinde dilencinim
bu dile başka hece yazdırma Rabbim
Şiirin fon müziklerine ve resimlerine kişisel web sitemden ulaşabilirsiniz:
destekleriniz için teşekkür ederim.
www.fethullahgumus.com
Fethullah GümüşKayıt Tarihi : 8.6.2009 06:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bilmem bu nefes nerde ne halde verir
şahadet şerbetinde dilencinim
bu dile başka hece yazdırma Rabbim
Gönlünüze kaleminize sağlık çok güzel.
şahadet şerbetinde dilencinim
bu dile başka hece yazdırma Rabbim
Kulun kendini sorgulaması...
Yürekte olanı 'O' bilir ve dilerse denizde kum kadar günah olsa, rahmetiyle af eder...
Fondaki müzik ile okuyunca şiiri insanda bir burukluk oluşuyor... Kulluğa dair
Tebrik ve saygı ile
Seyfeddin Karahocagil
her şafak içimde bir sakanın intiharı
vicdanlar yıkıyor tabutları
bilmem bu kaçıncı sela gömdüğümün
kaçıncı yasin adına düğümlediğim
şimdi sığar mı yüreklere bu yakarış
müptela olmuş kene, kemiyetime
ninemden kalma duaları emiyor
soluk kaldı; hezimete
vicdanım bilmem kaçıncı törpüsünde
bilendi nefsim kinimin beşiğinde
yine aynı rüyaya uyanıyorum
böyle olmamalıydı; diyorum
aynalara yansımalıydı suretim
dualar uzanmalıydı Karıncanın Sahibine
göklerden bir seda ‘hu hu ‘ diye
avuçlar nur harmanıyla dolmalıydı
saflığın çocuk suretinde emzirdiği dualar
en güzel niyetlerin ırmağında yıkanmalıydı
ama böyle kan sıçramamalıydı
zehrin damlası düştü artık karanfillere
bundan sonra tanımaz sabah gölgesini
yalnızlığın deruni iniltisinde
karanlıklar örter usulca
ne kadar kesik varsa yüreğimde
ölümü koklar kaf dağından
nefesi yangın bir çölün bağrı
erir ebruli duaların esintisinde
anılar saflığın çocuksu düşleriyle
dönmez hicretler yansa bile gözlerinde
mürekkep küf kapmış
izin verilmez, aşkın raksına
kelepçeler ihanetin kollarında
tutuklu bir ağıt düğünden kalma
kan sıçramış bembeyaz umutlara
sabrın vebali şimdi omuzlarda
bilmem nasıl ödenir
bu ihanete düşen gözlerim
siliyorum ne kadar küflü hece varsa içimde
katran bağlamış mürekkebim
sayfalar ise hasmım misali
kovuluyor zillet-i sürgün ile
bilmem nasıl çıkar bu leke
menekşelere damlamış heyula bir çile
kardelenler unutmuş zirveleri
zerrinler lale devrine esir
bir saltanat ki alem-i kebirde heba
duysa yanardı Kerbela
raflarda tozlanmış kainatın fihristesi
kopmuş tesbihler dökülür ardı sıra,
iz olur, gözyaşlarından nura
her kapı aynı gülistana açılır
her vicdan da tövbeye
bulanık sular döner yine özüne
bir su damlası yeter binlerce kire
düşünce gözyaşı hicrete
yol alır karıncanın umuduyla
semenderin suskun çilesiyle
hüküm giyer sadaka vecdiyle
dökülür semadan bir gece
ebruli bir dua aynı zehrin düştüğü yere
kurur bataklıklar çekilir sular
bir aşkın sevdası tutar
bir duanın vesilesi Aşkın Sahibine
yanar kalbin tutsaklığı, çıkar zehir
kul hakkından başka ne varsa erir
bilmem bu nefes nerde ne halde verir
şahadet şerbetinde dilencinim
bu dile başka hece yazdırma Rabbim
************
Mükemmel bir anlatımın keyfini yaşadım.Tam puanımla saygın kalemini kutluyorum şairimiz.
TÜM YORUMLAR (69)