Zehir Zemberek Şiiri - Mustafa Kemal Erd ...

Mustafa Kemal Erdoğan
355

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Zehir Zemberek

zehir zemberek vurdum saçın teline,
ne bir ah duydum ne de gam saldın umursamaz tenime....

dilruba sandın kendini aynalara bakmaz mı yüreğin hiç ?

Ya Allah deyip gönlüne vardım,
vardım da kapını çaldım sessiz,
gözlerim düştü eşikte,
perdeler kıpırdayınca gelirsin sandım.....

yad eder gizli sancıları rüzgarın sesinde kalbim,
bir sen vardın ezelde pürneşe rengin bir de,
iki sokak arasında kısa kaldırımda durdum,bekledim
ne üşüdüm rüzgarda ne sesin kaldı kulaklarımda....

vaktiyle eshab-ı kiram'ına yüreğini teslim etmiş bir çınar varmış göğe uzanan......

üçe beşe bakarken evdeki bulgura katık olamamış ocaktaki ateş,
yanmış durmuş is tutmuş bacasından duman tütmeden....

uma uma döndük muma,
sormaya dilim dönmez ummana
bağı bahçeyi ne eyler sepete düşmüş ekin,
canlar parça parça,ben gitmişim uzağa.....

hangi yankıyı duymak istiyorsa onu söyler dilim dağlara......

tadını kaçırdın beyazlar içindeki sevginin,
hacminden fazlasını hiç bir bardak yanağına sürmeden taşırmaz....

zülüfler türkülerde yakıldı,
aşıklar sazlarını parçaladı teller sallandı,
azraile kapısını açık bıraktı yaralı bilekler,
gülüm aman aman nakarat edildi sevgiliye....

şad ol,
şeyhin kerameti kendinden menkul saraylarda,
sinelerde gizleneni bilir melekler,
nazlı cananım eski bir söylemdir samimi sevgilerde.....

rahmetli oldu şimdi darısını dişleyen sincabı vuran tüfekli efe,
bir bildiği vardı ekerken tohumunu,
torununu görmeden gitmedi yüreği uzaklara,
özünü,sözünü sazına kazıdı kaytan bıyıklarıyla.....

eskilerin aşkları yoktu aşıkları doğardı yıldızlar düştüğünde,
bütün kapıların ardında titreyen yürekleri perdeleri aralardı,
tesbihini sayarken parmaklarının arasında,cep saati parlardı yeleğinden,
köy kahvesinde latifesine bin kahve demlenirdi kömür ateşlerinde.....

tahta sandalyelerin gıcırtısında muhabbetin sancağına otururdu yüreği yananlar.....

pabucu dama atılmazdı yazmaların içindeki gözlerin
ve
çarıkları çamurla bezenmiş mangal yürekli delikanlıların,
silah çıksa da bozulmazdı mertlikler,
at üstünde hiç bir beyazlığı kalmazdı gelinliklerin,
meydanda vurulan usturalar kanatsa da acıtmazdı efelerin yüreğini....

destan bedelsiz,
efsane aciz kalır körpe sevilerin ağaç altı buluşmalarına,
yürekler sözleşmiş,
birbirini görmüşler,
beğenmişler,
bize de onların parmaklarını kırmızı iple bağlamak kalır demiş büyükler,
kırk gün kırk gece davul çalınır,patlamaz
halayların uzunluğunda sofralar kurulur,
gece-gündüz evlenir yıldızların şahitliğinde,güneşin gölgesinde......

bir yürekte kocayın,
kocamayan yastığını yanlış yatağa bırakmıştır bellice,
onca anlattıktan sonra gitmez bunun sonuna hiç bir hece.......

Mustafa der aklına kıyam edip yanlış secdeye varma,
bu dünyanın zevki sefasına yüreğini yakma,
elini kolunu sallaya sallaya gidilmez aşk dağına,
meleklerin yanında yüreği boş,gönlü hoş kalma.....

habbeyi kubbe yapmak değildir aşığın özüne saz teli yetirmemek...

Mustafa Kemal Erdoğan
Kayıt Tarihi : 14.3.2018 23:20:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mustafa Kemal Erdoğan