Sen büyülü bir aşkın
Çentik attığı mermilerde
Yolculuklara çıkarken
Ben Yıldızlar ağlattım gökyüzünde
Yalvarışlarımla
Ve
Çok sabahlar ettim
Kanımı emen yarasa dişlerinde
Hatırlar mısın? Ne çok başım ağrırdı ve sen, her başım ağrıdığında dualar ederdin TANRIYA, bendeki ağrı sana geçsin diye. Şimdi o kadar çok ağrı var ki yüreğimde hadi alsana ağrılarımı.
Sen gök kubbeyi çınlatırken
Şuh kahkahalarınla
Ben saçlarına gökkuşakları sarıp
Yüreğimdeki senin
Gamzelerine sarıldım her gece
Ve
Çok sabahlar ettim
Hindi Kuş Dağlarında ki
Kartal yuvalarında
Unuttun mu? İkimiz de ne çok severdik yağmuru. Şimdi yine yağmur yağıyor. Ama o ışıl ışıl kentin martı bakışlı sokaklarında değil, yangın yeri bir ülkenin ölüm kokan dağlarında ve Radyo’da bir şarkı “ Ne zaman Seni Ansam Yağmur Yağar Buralarda” hadi gel tutsana yine ellerimden.
Sen kırgın gönlümün tahtında
Güneşler söndürürken
Ben yeni Yaseminler büyüttüm
Zehir tadında ki hasretlerden
Ve
Şiir şiir içtim
Usuma takılı gülüşlerini
Silip süpürdüm haritalardan
Seni saklayan tüm şehirleri
Beni hatırlıyor musun? Hani her zaman değil de, öyle işte, ara sıra. Sense hep akılmadasın. Zaten hiç unutmadım ki. Unutamadım işte. En çok ta, çocuksu bakışların resim oluyor duvarlarıma
Sen benden kurtulmanın tadını çıkarırken
Aldığın her solukta
Ben dualar gönderdim
Sevda okyanuslarına
Seni dilenmekten
Kanamış avuçlarımla
Ve
Hiç görmediğin ülkelerin
Dağlarını yaktım deli sevdanla
Hatırlar mısın? Hep sıçradığımı söylerdin bölük pörçük uykularımda. Sonra sımsıkı sarılırdın. İşte o anlarda ben Dünya ya meydan okuyan adam sana sığınırdım. Çünkü seni kaybetmekten çok korkardım. Limanım olurdun, sığınağım olurdun. Hadi sarıl yine, al korkularımı bir anne şefkatinde.
Sen can verirken cihana
Sahte gülüşlerinle
Ben kapılar açtım sana
Yarım yamalak uykularımdan
Ve
Şiirler yazdım kartal kanatlarına
Isırmaktan kana bulanmış dudaklarıma
Hatırlar mısın? Ne çok kızardın bana. Az uyuyorsun çok çalışıyorsun, sağlığına dikkat etmiyorsun gibi birçok bahane bulurdun. En çok ta sigarama takardın kafayı. Şimdi o kadar çok içiyorum ki, hadi yine kızsana bana.
Sen mutluluğun rehavetinde
Yelken açarken mahmur sabahlara
Ben bin kez koparırım yeniden
Kabuk bağlamış yaralarımı
Ve
Bulutlarla kucaklaşan dağların yamaçlarında
Solurum sensizliği
Bak işte, bunu bilmiyorsundur. Uyurken seni seyrederdim. Saçlarını saymaya çalışırdım tek tek ve her bir saç telin için “seni seviyorum derdim. Şimdi saymayı unuttum, ya da kaç triyonda kaldığımı.
Sen katran karası saçlarını
Savururken rüzgârlarda
Ben yıldızlar astım saçlarına
Sensizliği doğuran gecelerde
Ve
Güneşi çiviledim gözlerine
Pulsuz mektuplar gönderdim
Adresini bilmediğim şehirlere
Biliyor musun? Seni yok sayamıyorum artık. Çünkü o kadar sen var ki Dünyada. Gördüğüm her dönekte, her kalleşte, her hırsız da, her yalancı da, her suçluda, her katilde her satılmışta seni görüyor gözlerim.
Hasan DURU
Hasan DuruKayıt Tarihi : 6.6.2011 21:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hasan Duru](https://www.antoloji.com/i/siir/2011/06/06/zehir-tadinda-hasretler.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!