En zayıf noktandan vurur hayat, ne olduğunu anlamazsın… bocalarsın sadece yaşamaya çalışırsın. Üzülme zamanla alışırsın. Geçmez dediğin yaralar kapanır bir daha açılmak üzere…üstünü örttüğün her yangın yeniden alev alır. Sadece yılların izi kalır…göz bebeklerinde!
Bir hüzne alışmıştır yüreğin inceden…sen onu yaşarsın dert etmeden. Biliyorum başka sevinçler ararsın; yazmak gibi mesela…konuşmak gibi başkalarıyla…temize çekmek gibi değil mi bazı şeyler aşklarıyla…
En zayıf noktanı herkes bilir, onu vurur yüzüne, onu söyler. Duraksarsın, sessizce bakarsın…Düşünür dalarsın…bazen hiçbir şey istediğin gibi gitmez, anlarsın. Başa dönmek çok zordur, çoktan son istasyondan son tren gitmiştir son otogardan son otobüs geri dönmemek üzere…oysa aynı tren ve otobüs götürür bir seveni sevdiğine…yıllar sonra bir gün onu görmek ümidiyle, gitsen olmaz gitmesen de öyle…
Bazı şeyler bazen öyle güzel olmaz ki, sen bile inanamazsın nasıl güzel olmadığına, ve tekrar okur bakarsın bu satırları nasıl saçmaladığıma…hayaller ve düşler aynı şeylerdir aslında. Hayal ettiğini ancak düşünde görürsün ve her zaman en zayıf noktandan vurulursun…
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta