Nefes almak acımasız bir telaş...
Gerçekler acı veren bir tokat misali
Bir nefessizlik anında çarpar yüzüne.
Dönmedi mi dönmez umutlar gerçeğe.
Yalancı sevdalardan başka,
Daha büyük,
Hangi yalanı bekliyoruz?
Gerçeği aramağa gitmeden az önce
Veya hangi yalanı terk edemiyoruz da,
Mimikleri çoğaltıyoruz suratımızda? …
Gerçek ve yalan arasında acz içinde kalmak…
Neyi değiştirir ki, gerçeği bilmek,
Yalanı bilemedikçe?
Korktukça karanlıktan,
mum ışığında gölgeler yarattık
Ve her sesin limiti yüksekti algılarımızda;
Yarattığımız gölgelerden kapı arkalarına saklandık.
Yalnızlık, uzun metrajlı bir filmdi,
Titrek ve sıkılgandı…
Yalnızlık, berbattı…
Tahterevalliye binemedim tek başıma
Ve salıncağımı sallayacak kimsem yoktu…
Gece olup da başladığında film,
Başlayan nefes zorluğu krampları oluyordu kaburgalarımda.
Nefessiz kaldıkça boğdu yalnızlığım...
Oksijensizlik için oksijen makinası şarttı…
O, karışıp da oksijene,
Ciğerlerime ulaşsa,
Ancak çürük bir süngerimsi doku bulacaktı.
Gözlerime dolacaktı yalnızlığım,
İçimdeki pişmanlıklar ağlayacaktı…
Zavallı çocukluğum,
Öksüz çocukluğum,
Küçük korkularla büyük kabuslar görerek büyüttüğüm zavallım…
Zavallı portakal ağacım,
Her birini bir gülücükle değiştiğim zavallı portakallarım benim…
Kayıt Tarihi : 31.5.2016 04:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!