Zaten Olmasıda Gayr-i Mümkündür

Güneş her gün doğar velâkin bakın
Her gün doğduğu yer aynı değildir
Gaflet saikiyle atmayın sakın
Okun değdiği yer aynı değildir

Her rahmet zahmete râci kılınmış
Haccın külfetiyle hacı kılınmış
Onda zararlılık öcü kılınmış
Gönül eğdiği yer aynı değildir

Nice hikmetlerle devreder cihân
Keşiş ermeninin kızı Aslıhan
Âşkıyla Keremi yaktığı zaman
Külün ağdığı yer aynı değildir

Aşık garip şahsenemin uğruna
Şirin’e dağ delen Ferhat kuluna
Üzerinde; Leylâ diyen mecnûna
Çölün; söğdüğü yer aynı değildir

İbreti hakîkat dolu mâzide
Demez: tenvir eyle nolur benide
Eceli gelince gidip, Mescide
İtin siğdiği yer aynı değildir

Beytullaha göz koyan sefillerin
Komutanı Mamud fil, gafillerin
Ebreheye düşman Ebâbillerin
Onu döğdüğü yer aynı değildir

Eser iken Köroğlusuz rüzigâr
Feryâdı figânla eder ahûzâr
Ta Seyis Yûsufdan bugüne kadar
Atıp savdığı yer aynı değildir

Demircoğlu Hoylubeğe seslenir
Telli nigâr çamlıbele yaslanır
Balta kesmez zannetmeyin uslanır
Gönlün sevdiği yer aynı değildir

Bolu beği zâlimliğe soyundu
Seyis Yusûf kesilecek koyundu
Oynatılan; şeytani bir oyundu
O gün kovduğu yer aynı değildir

Anlatır İSLÂMİ: esrarı imle
Dünyâda kocadı bak dört mevsimle
Bir olurmu zâlim, hiç İbrâhim’le?
Nârın övdüğü yer aynı değildir