Zannetme ki eksilir ruhundaki o cevher,
Bir körün bakışıyla solar mı hiç gülizar?
Görmeyenin katında kalsa da tüm emekler,
Senin değerin ancak kendi kalbinde yaşar.
Yorulma anlatmaktan, ikna beyhude çaba,
Kendi ışığını yak, başkasından nur umma.
Zarafetle çekilmek en soylu tavır ise,
Varlığını bilmezin gölgesinde hiç durma.
Dilenci değilsin sen, sevgi dilenmez ruhun,
Emeğini, ömrünü harcama çorak yere.
Yıkılsın sahte tahtı o kibirli güruhunun,
Varlığını sunma hiç kıymet bilmez ellere.
Bir mühür vur kalbine; sızlasın, susmasın da,
Seni hiçe sayan her bakışı sil at bugün.
Gözyaşın bir ihtilal, yansın en has katında,
Eğilmeyen boynundur, en büyük zaferin dün.
Gidiyorum demekle bitmez; söküp atacaksın,
Seni eksik gösteren her zehirli cümleyi.
Kendi küllerinle sen, yeniden doğacaksın,
Öğreneceksin elbet, vazgeçip de gitmeyi.
Zaman, sağır gönüle harcanmayacak kadar dar,
Potansiyelin sığmaz bu daracık kaplara.
Yüreğin bir kaledir, kapısında hükmün var,
Veda et, seni senken sarmayan o ruhlara.
Adını anmayacak kadar uzağım artık,
Lütuf sanma sabrımı, koptuğu yer son noktadır.
Sığamadın dünyama, bakışların hep sığlık,
Sana verilen değer, aslında sana çoktur.
Gidişim sessiz sanma, her adımda bir enkaz,
Senin göremediğin o mukaddes aynayı kırdım.
Ne kışın yetti bana, ne sunduğun sahte yaz,
Senin karanlığından, kendi nuruma sığındım.
Şimdi ne bir sitem var, ne bir damla gözyaşı,
Varlığın bir gölgeydi, ışığımda kayboldun.
Bitti artık gönlümün o beyhude savaşı,
Sen, kendi hiçliğinde hapsolmaya mahkumsun.
Kayıt Tarihi : 25.12.2025 13:42:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!