Zampara Kadın (Cuma Yazıları)

İbrahim Durmuş
169

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Zampara Kadın (Cuma Yazıları)

Şeffaf sarı kılıçlar kıpır kıpır tozlarıyla hare hare, iniyordu yosunlu kiremitlerin arasından, pastel kökboyaları soluk Anadolu kilimine. Ağustosun bir ikindisiydi. Buram buram sıcak, buram buram yorgun devriliyordu güneş.
Tahta sedirde Ökkeş nefesleniyor, serinliyor, kestiriyordu. Arada bir yaşmağın pullarına gözü ilişiyor, hanımın alnından süzülüp burun ucundan, çenesinden ter damlalarının galvaniz leğende yuyulan çocuk bezlerine ve yeşil sabun köpüklerine karıştığını düşünüyordu.
Yarı uyanık, ara ara laf yetiştiriyordu oflayıp puflayan, avluda çamaşırlarla boğuşan hatununa.
Çamaşırlara kendini kaptırmış oflayıp pufluyordu kadın. Ökkeşe laf yetiştiriyordu ara ara. Adam sadece başını görebiliyordu hatununun, çatlaklarından güneş sızan tahta kapının açıklığından.
Bisiklet üç tekerliydi.
Sıcak insanın tansiyonunu yükseltir, bazen de aklını başından alır.
Hatun dostuyla sevişiyormuş biryandan avluda.

Ne şarkılar vardı 60larda 70lerde. İçimizi kavuran Fransız aşk şarkıları.
Y. Montant, Ş. Aznavur. E. Konstantin, S. Vartan, M. Matü v.s. v.s….
Ve
Günahkar EDITH PIAF‘ın söylediği aşk şarkıları.

Fransızlar sevişme ile tutkuyu karıştırırlar, ya da harmanlarlar. Öyle sanıyorum ki; sevişirler, kaliteli hem de çok güzel sevişirler.
Paris’in adı aşk şehrine çıkmıştır. Oysa fransızların aşık olamadıklarını, gerçek aşkı yaşamadan hayata veda ettiklerini düşünen olmaz.

Bacağını bir erkeğin beline dolamadan uyuyamayan, erkek bulmak için olmadık yöntemlere başvuran, yattığı her erkekle bütünleşip sevişebilen bir kadının hiç aşık olmadığını söylemek ne kadar kolay.
Savaşın ürkek karartma gecelerinde son çare olarak lambaları açık bırakarak, devriyelerin fırça atmak için gelmesini bekleyen; aralarından birini gözüne kestirip, onu kandırarak bir geceyi, hiç olmazsa iki saati sevişerek geçirmeyi düşünen bir Fransız kadını gerçek aşkı hiç bilebilir mi?
Oysa Paris’in adı aşk şehrine çıkmıştır.

Terminoloji.
Sevgiyi, sevişmeyi, aşkı, tutkuyu, kösnüllüğü ayırt etmek.
Neyin daha değerli olduğunu sorgulamak.
Zor işler, bizim kaldırmayacağımız işler bunlar.

Benim işim düşünmek. Amacım insana düşünmenin değerini anlatmak,
başka bir deyişle insanı aramak.

Çapkın kadınlar olduğunu, zampara kadınlar olduğunu ve bunların aramızda yaşadığını düşündüm mesela.
Buna “olamaz” dediğimizi, inkar ettiğimizi, kabul edemeyeceğimizi düşündüm bir de. Öyle ya bizim kadınlarımız Fransızlara benzemez. Onlar bizimdir, bize aittir. Bize ait oldukları kadar değerleri vardır.
Bir zamanlar Anadolu’da bir kentte, Malatya olabilir bu kent. Bütün taviz ve uğraşmalara rağmen, kerhanedeki bayan, Amerikalı müşteriyle sevişmeyi kabul etmemişti. Milli kahraman ilan edilmişti bu vesikalı bayan.
Tarihimize geçmişti.
Banyosunu yapmış, cebine dolar tomarlarını koymuş bir Amerikalı yerine; teni ter-ağzı sarımsak kokan, parmaklarının arasından kir çakıldakları kabaran, kaç postaya kaç para vereceğinin pazarlığını yapan bizden müşterileri tercih etmişti ve ulusal kahraman olmuştu.

Demek ki, kahramanlık için ne yapılması gerektiğini söylemek zor. Birilerinin bir yerini okşarsanız kahramanı oluverirsiz.

Düşün düşün, ağırsın başın.
Kestirmeden söyle de kurtul:
TEOREM –I: Erkektekilerle dişidekiler benzerdir. Eşitlik var ya.
TEOREM-II: Zampara sevişir ama sevemez.
TEOREM-III: Aşk bir kişiliktir. Tekrarı yok.
Sonbahar yaprakları her yanda uçuşur, saçlarınıza bile dökülür. Oysa işlenmiş bir elmasa denk gelmek pek seyrektir ve büyük çaba ister.
Fırsatı kaçırma.

İbrahim Durmuş
Kayıt Tarihi : 24.8.2010 11:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hasan Büyükkara
    Hasan Büyükkara

    İlkokulda Türkçe derslerinde önce kelimenin anlamını öğrenirdik sözlükten ve öğretmen sonra bu kelimeyi cümle içinde kullanmamızı söylerdi

    Sevgili Durmuş kavramların anlamını yazmak yerine kavramları olay içinde kullanıyor..Farklı hayatların yüzleşmesinden elde edilen bir ortak payda da kavramların anlamı gerçekten ne kadar içice nüanslar barındırıyor..Tebriklerimle diyorum bu uçuk- kaçık görünümlü öyküler seyyahına ..uçuk kaçık görünümlü ama silkeleyici öykücükler bunlar

    Cevap Yaz
  • Tayyibe Atay
    Tayyibe Atay

    ah bu ellerin kadınları,erkekleri!..:))))ya bizim Halimeler,Ökkeşler!..makinelerden bile bihaber bir Halime ile,yatmaktan bıkmayan bir Ökkeştir işte,bizim Halimeler ve Ökkeşler!.

    Ökkeşler'e çamaşır sıktıracaksın valla;görsünler bakalım bilek mi kalırmış bileklerinde,parmak mı kalırmış ellerinde!..

    sık Ökkeş,sıkkkkkkkk!..:)))))))

    Edit'i karıştırma bu işlere bir kere!..Edit benim kaldırım serçem;onu vermem size...hem uyur,hem şarkı söyler sokaklar boyu...kaldırımlar üşür onsuz!..

    saygı ile...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

İbrahim Durmuş