Zambak Risalesi
Seherde bir zambak açıldı, avlunun sessiz yerinde,
beyazı, geceyi içinden süzerek bulmuş gibi.
Kokusu ince bir dua, sükûtun en berrak yerinde;
zambak susar, ben duyarım, kalbim usul usul gibi.
Çiy taneleri dizildi taç yapraklarına,
her tanede bir hatıra, bir unutma talimi.
Gündüzün kalın sesi sönüyor dalgalarında;
zambak susar, ben duyarım, içimde hafif bir limni.
Beyaz olmak kolay değil: karanlıktan pay ister,
her ışığın içinde, geçmişin ince gölgesi.
Yara yerini örter, silmez; sabırla say ister;
zambak susar, ben duyarım, yavaşlar zamanın sesi.
Şehir erkenden uyanır, ben perdeyi aralarım,
avluya düşen sabah, harf harf büyür içimde.
Kedinin narin adımı geçer mermerden, anlarım:
zambak susar, ben duyarım, sükûn çoğalır biçimde.
Toprağın karasına kök salar bütün beyazlık;
temizlik, karanlıktan geri dönen bir nefestir.
Güven kırılır, evet ama tohum yine yazlık;
zambak susar, ben duyarım, yeniden başlar destir.
Bir rüzgâr, yaprak ucunda kımıltı kadar ince,
kandil gibi titrer hava, gölge kısalır biraz.
Beyazlığın yorulduğu o çizgide, tam o ince
eşikte bekler kalbim: düşmeden durur, fakat az.
Ben raylara bakmayı öğrendim cam kenarında;
geçmek, kaçmak değilmiş düzeltmek imiş.
Kendi içime dökülen yol, zambağın yanında
sessiz bir harita şimdi; adı: “Hatırlamakmış.”
Akşam, kokunun dili koyulaşır avluda,
fesleğenle kardeş olur, geceyi beyaz taşır.
Bir mısra bırakır gibi iner yağmur sol uda;
zambak susar, ben duyarım kalbim, ağırsa da aşır.
Ve anlarım en sonunda: büyümek, beyaz kalmak
değil; beyazı, geceden nasıl aldığını bilmek.
Her sabah aynı sırla açar kendini zambak:
suskunlukla konuşulur; duyan, duyarak dinmek.
Kayıt Tarihi : 4.9.2025 21:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!