“Eksikliğinizin azaldığı yerde büyüyor ümitsizliklerimiz.”
Unuttuk mu nedir, artık düşmüyorsunuz yüreklerimize. Oysa ne de güzeldi sizlerle bu dört dağ arasındaki küçücük şehirde yaşam. Heya şehir küçük ama küçücüktü; ama hırçınlıklarla dolu o yürekleriniz büyüktü ve de asaletvari.
Yaşama inatla beslenen yüreklerinize düşüverdi ölüm. Küçük bir kâbustu benimkisi, hatırlıyorum. Kâbusum küçüktü ama gözlerinize düşen ölüm büyüktü ve de gerçek.
Ve tanrı değildi ki yüreğim
Azrail’e görünsün
Görünsün de
O
Rengarenk
Gözleri
Karaya çalmasın
Ebediyete yelken açan bedenlerinizden ayrı düşen, benim, sizlere bu satırları yazabilme korkusu her zaman vardı içimde. Bu ayrılışı kötü bir şaka belledi şu uçuk yüreğim. Bir gün bir yerlerden çıkıp gelişinizi düşünedurdum.
Oyun bitti dostlar
Bu kötü şakaya
Bir son verin
Mey sarhoşluğu tadında
Halit’in Yeri’nde bekliyoruz.
Evet dostlar bizler hep bekledik sarhoş zamanlar dolusu. Ama gelmediniz bir türlü. Ve galiba unuttuk gibi sizleri. Yüreğimize vurmanız ayları alıyor artık. Bekliyoruz ki birileri andırsın sizleri bize. Yaşam hain ve yaşam pusatsız. Gidenlerin ardından dökülen birkaç dizelik gözyaşından ibarettir tüm üzüntüler. Ateş düştüğü yeri yakar; siz koca şehri yaktınız. Ama Neron misali değil, bir tadımlık kıvılcım saldınız köyden misal şehre. Tadımlık duygular silindi. Ve unutuverdik sizleri
Martılar da yok ki
Bu
Dalgasız şehirde
Dalalım
Yerli yersiz
Geçmişin takvimsizliğine.
Tanrının krallığını mekân tutmanızdan sonra, ardınızdan söylenenleri duysanız- ki duymaktasınız- gücünüze gidecek biliyorum. Sizin büyüklüğünüzü / güzelliğinizi dağlardan inen kar suları misali gözyaşlarına, Zap delisinin ve gecenin yüzünüze vurduğu bir nurla ölçüp durdular. Ama ölümünüzden büyük kelimelerin imkânsızlığını kavrayamadılar bir türlü. Ben gibi…
Bu şehirde nice efsunlu gerçekler yitip gitti zamansız. Sizin efsununuz yüreğinizdeki yalanların bile doğru olmasından geliyordu. Bedeninizi hiç aramıyorum artık inanın. Asıl aradığım artık hiçbir yerde rastlayamadığım o engin inadınız. En çok, yaşama savurduğunuz inadınızın havada asılı kalması koydu külfetsiz yüreğime. Nice düşlerinizin kompozisyonu asılı kaldı boş sayfalarda. Ne silmek ne de yırtıp atmak gelir elsizliğimden. Sizler, çocukluğumuzu gençliğimize yüklediğimiz anların birer karesi olarak yerleştiniz yüreğimizin dosthane albümüne.
Ve gidenlerin ardından yazılacak şu dizlerdir umutsuzluklarımız.
Ve
Yine devirdik
Yaşlanmışlığın
Bir çam
İhtiyarlığını
Bekleyin bizi
Ey meçhule
Yolladığımız sevgililer
Size kavuşmaya
Bir yılı daha eskittik
Yakındır muhabbetimiz.
2001 / VAN
* Vahim bir trafik kazası sonucu Zap Vadisi’ne uçup hayata veda eden beş güzel dost adına ithaf edilmiştir.
Tarhan ŞimşekKayıt Tarihi : 24.7.2005 11:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)