Zamansız Öyküler.. Kaptan ve Lilith -2

Arda İnal
105

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Zamansız Öyküler.. Kaptan ve Lilith -2

Kaptan ve lilith -2


Kaptan kararını vermişti ve bir filikaya atlayarak yola koyuldu. Bütün gece uyuyamadı, kürek çekti durdu Kaptan, gideceği yerde onu nasıl bir karşılamanın bekliyor oldugun dahi bilmeden...

Şafak sökün etti önce, ardından da güneş çehresini gösterdi. Kaptan kendini nehre kapılmış bir çöp tanesi gibi hissediyordu. Ama artık elleri nasır tutmuştu, tutmaktaydı tıpkı nasır tutmakta olan yüreği gibi. Umutla kürek çekmekten...

Kaptan, ilk anda almış olduğu o dış dirençten ürküyorduysa da, içindeki heyecan ve umut ışığıyla çıktı düşevinin karanlığından. Sonunda Lilth'i bulması gerektiğini düşündüğü kara parçasına varmıştı. Sandalını kıyıya çekip kollarını sıvayarak, başladı aramaya.

Koca bir kara parçası, bir liman kasabası vardı kendisini bekleyen. Ama hissediyordu, bulacaktı onu. Bulmalıydı. Her gün omzunu koyduğu kuşa, “bugün ölecek miyim, hazır mıyım? ” diye sorup ölümün yakın olduğunu hatırlayarak başlardı işlerini ifâ etmeye. Bugünlerde kuş ona, belki de gözleriyle, ölümün daha yakın olduğunu ifade ediyordu.

Onu bulmalıydı, bedeli ve sonucu ne olursa olsun... Bulmalı ve yüreğinin nasıl olduysa bir anda harlayan ateşini biraz da olsa sakinleştirmeliydi.

Kaptanımız, kendisi pek kabul etmese de, bir ressamdı. Kendine yetecek kadar, resimler çizer, eskizler karalar, varmış olduğu ve aynı şekilde geride bıraktığı limanların, denize attığı şişelerin resimlerini yapardı.

Lilith'inkini de yapmıştı. Gördüğü, tahmin ettiği kadarıyla şöyle biriydi o;

Şirin ve mini mini bir hanım kızdı. Bakışlarından diğer çoğunun barındıramayacağı kadar farklı ve derin anlamlar yakalamak mümkündü. Narindi, kırılgandı lakin görünmez bir zırh oluşturmuş olmalıydı kendine. Hiçbir aykırılığı olmayan ve yüzüne öylesine yakışan bir burnu ve onu tamamlayan kıvrımları ile pamuktanmış hissi veren yanakları... Bunu ince ve gülümseyişine güç katan dudakları izliyordu. Suretinin ona görünen siluetinden hatırladığı kadarıyla koyu renkler giymeyi seviyordu ve saçları da koyu renkliydi. Arkadan toplayınca başka bir şirinlik katıyordu yüzünün narin masumiyetine.

İşte, görünüşü yaklaşık olarak böyleydi bahçesinde ebruli hanımelleri açan düşlerinin hanımının. Peki ya içi, ruhu? Zamanla tüm ayrıntıları öğrenecekti, öğrenmeyi umuyordu Kaptan ama şimdiden bir takım gözlemler oluşturmuştu.

Büyülü bir suret gibi, bir efsun gibi girivermişti Kaptan'ın hayatına. Bu onun cüretkârlığını ve gizemliliğe duyduğu ilgiyi yahut belki de gizeminin ta kendisini gösteriyordu. O'nda diğerlerinin dünyevi ve bir o kadar kuruntu sayılabilecek çekinceleri yoktu. Ayrıca Lilith, olaylar istemediği şekilde yürümeye başlarsa sert bir ahvâle bürünecek biri gibi bir izlenim yaratıyor, bu da Kaptan'ı olduğundan daha çok ürküdüyordu.

Ama Kaptan, yıllarını hırçın denizlerde ve bizzat o denizlerle mücadele ederek geçirmiş, acı çektikçe bilenmiş bir adamdı, hatırlayacağınız gibi.

Kaptan, ulaşıldıkça ulaşılmazlaşan bir kadına esir düşmüştü. Ve bir o kadar, o kadına emanetti yüreği, bunu biliyordu...

Arda İnal
Kayıt Tarihi : 5.12.2008 19:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Arda İnal