Zamanın dahi zamana sığmadığı bir hayatın içinde.
İçimdeki ağlayan çocuğu susturamayacak kadar aciz.
Seni sade, seni sende yaşayamayacak kadar deli.
Yokluğunda suskun, yokluğumu hissettirmeyecek kadar da hastayım.
Ruhum dar, kafam duman,
Artık yolcuyum her an…
Şairinde dediği gibi.
‘’Bir garip yolcuyuz hayat yolunda,
Tek yaptığımız; başladığımız yere geri dönmek’’.
Anne karnından, hayatın sununa ermek.
Ölüme koşarcasına gitmek…
İstemesen de gitmek gerekir bazen.
Kimsenin bilmediği.
Kimsenin sormadığı.
Kimsenin olmadığı.
Geri dönüşü olmayan bir mekâna.
Koşarcasına gitmek gerekir bazen.
Boğazında düğümlenen hıçkırıkları hiçe sayıp.
Yüreğinin derinindeki sevdanla.
Sessiz çığlıklarla.
Her şeyi hapsederek.
Hayallerinden bile vazgeçip.
Elvedaya takılmadan.
Hoşça kal demek gerek.
Sahi insan bu kadar yakın mı elvedaya.
Özlemini anlatacakken ölümü kattım mısralara.
Oysa; sana gelirken bitmedi yollar.
İlk günün heyecanı gibi uzadıkça uzadı.
Çölün ortasında susuz kalmış gibi gölgene sığınışım geldi aklıma.
Ellerinden ilk tutuşum.
Gözlerine derin derin bakışım.
Ellerimin titreyişinden fark ettim de.
Ben seni, iliklerime kadar özlemişim.
Özlemek aşkın yaramaz çocuğuymuş.
Ben o çocuğun içinde kaybolmuşum.
Konuşurken hep keşkelerimi söyledim dizlerinde.
Şeytandandır der ve sustururdun.
Şimdi ben yine keşkelerimdeyim.
İstemeden sana ettiklerimdeyim.
Her zaman ki gibi, soluğum kesik özlemlerdeyim.
Ve aklıma geliyor düşünüyorum.
Suskunluğun kelepçesi boğazıma düğümlenmiş titriyorum.
Sonsuzca, uyumak istiyorum.
Biliyorum ki; bu hastalık beni içten içe kemiriyor.
Vakit dar.
Ölüyorum.
Haydi; son bir kez iki bardaklık çay demle.
Hiç söz etmeden oturup karşıma tut ellerimden.
Birlikte yudumlayalım yüreğimizin sesiyle mehtaba karşı vuslatı.
Şimdi gözlerinin ahenginde yapılacak en güzel şey.
Sözünün üstüne sükûtu kelam etmek.
Gerisi hasret.
Teferruatı ise aşk.
Ve artık.
Şiirinde.
Şairinde.
Susma vakti.
Artık hayat suratına kapanan kapı gibi istemsiz.
Değerin bile değersizleştiği sistemsiz bir yaşam.
Gelecek ölümü bekleyen, sokak lambaları gibi yalnızlık hissi bendeki.
Öyle tuhaf.
Zamansız bir kalp acısı.
Köşe başında ağlayan meçhul kişi.
Varlığı ve yokluğu anlamsız hiçlikteyim.
Hayattan bir beklentisi olmayan berduş gibiyim.
Ve tek celsede boşuyorum dünyayı.
Ölüm dediğin, bir lahza an.
Varlığın ağırsa dünyaya, yokluğun imtihanını sunacaksın hayata sessiz bir fısıltı elvedasıyla…
Yolcu Yol
Kayıt Tarihi : 12.10.2023 12:16:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!