ah yıkılası sevdiceğim,
şarkılar dinlerdik,
müslüm baba'dan,
alaturka yada arabesk..
ne farkeder ki:
her şarkıda başka hüzünlenir,
bir başka olurduk sevgide..
aynı tarzda ağlardık
ağlamak bile arabeskti,
yakardık uzun maltepe'den
derin nefeslerle çeker,
ucu ucuna eklerdik,
aşk işlerdi ciğerlerimize:
piyerloti'den di birbirimize
verdiğimiz güller,,
nasıl da hüzün kokardı,
mezarlık gülleriydi onlar...
günahı boynuna derdin
benimdir derdim günahlar,
aslında sevgili miydik,
çocuktuk kalpleri tertemiz..
her gün gökkuşağı tadında,
mutluluklar bulurduk kendimize,
o bayram sabahı:
babandan,yediğim tokat bile:
bozmamıştı hiç neşemi..
ezan vaktinde beklerken seni...
...................................
ah:yıkılası sevdiceğim,
müslüm baba tarzın da
değil artık şarkılar.......
yüzü gülmez biri olup çıktın sende,
benim gibi...
gökkuşağı tadında mutluluklar
yaşanmıyor artık...
her karşılaşmamız da:
iki damla yaş düşüyor yanaklarımıza,
bir damla yaş:çocukluğumuza,
bir damla yaş,
koybolan yitik yıllara...
...................................................
hüzzam faslında şimdi zaman,
zaman la zamansızlık arasın da....
......................................................
kaybolan yılların ardında:
yaşayamadığım gençliğim var mutlaka..
Kayıt Tarihi : 9.6.2005 15:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yılmaz Öztürk
Çok güzeldi, affet yeni okuduğum için...
felaket hüzün bastı akşam akşam sayende....
TÜM YORUMLAR (5)