Karanlığın dehşetine gömülü eli
Emelinden söküp almak için
Yoktu bir allahın kulu
Gövdeden edinmiş damarı yayılı
Kolları ürkek, kolları korkak
Daha da uzağa yurdundan sürülerek
Savrulan her biri damar da olsa
Kendinden uzaktakini yakacak sıcaklıktadır
Bilirim yeşilin alevin sarısından geçmesini
Kızıl ateşin kendini bulması bilinir...
Rüzgar, palamut götürürdü külün üstüne
Damarının, renginin uzanan koluna
Direngenliği ülkemin yitik kalbinde
Filizlendikçe buldu, bulur da kendini.
Ülkemin mevsimi bir başka güne doğduğunda
Ateşin sıcaklığında baharlaşırdı
Kışı yok, insana yaraşmayana gelmezdi
Yayılırken karış karış toprağın ahengine
Tililiye durdularsa yenilmezler.
Cellat siste, cellat dumanda türediğinde
Korkusunu apoletlerle kapatır
Kurbanını seçtiğinde manga manga
Yüzlerin arasından geçtiğinde
Donuk bakışından kaçardı çocuklar
Ahını çekerdi kadınlar... ve de
Kederine güneşlenen ak saçlı adam
Doğrulamazdı zamanında
Doğrulamazdı, yarası bir daha kanardı.
Sudan ucuz silahşörleriyle doğanın renklerini çaldıklarında
Tabur tabur uzaklardan gelmişlerdir
Füzenin ucunda boyunca kirleriyle
Asırların paslarıyla üzerine üzerine
Damarına yeltendiğindendir Piran'ların yakınlığı
Tomurcuğundan duman geçtiğinde meşenin
Üşürdü, ürperirdi çıkaramazdı sesini
Ezili bir yürekten öte de duyulmazdı
Bu çarkın sesi
Kül rengi duman kapladığında toprağın yüzünü
Ve son hamlesine yüklenirken yılanın soyu...
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
Bu Devran da Çözülür
Kilit olur muydu kapaklara
Sevincim, üzüntüm
Yalnızlığa mı dönerdi,
Yapraklara mı? ...
Çözülür müydü bu devranın eli?
Bir kuş kanat çırpardı
Konmak için bacalarına
Fabrikaların,
Okul sırasına oturmuş
Bir çocuk
Bahar güneşinde
Bir köylünün yanıbaşına.
...
Gök yarılır
Karanlık yırtılır
Bir gülle
Güneş
Ve bir gün,
Dakika dakika
Mevsimler doğar
İlk cemresinde henüz
Ufkunda
Karanlığın içinden gelir
Ellerine,
İsimsizdir yiğidin namlusu
Ve kahramanca,
Çözülür bu devran
Çözülür
Güneşin doğduğu yerde
Bir başka mevsim...
Bir başka gülüyor mavi
Karanlıklar yırtılınca...
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
Demirin Tavında
Kaplumbağa
Hızında giderdi,
Kor yüreğinde pişmiş
Sabrıyla.
Gözyaşının nehrindeydi
Sevdası
Sökülürcesine akardı,
Gün demirin tavında
Katılaşmış,
Kuru acıda
Kalkmazdı bedeni.
Denizin içinde
Yunusun inancıydı
Yol giden.
Tetik düşerdi emeğine
Yüreğinde işlenmiş
Demirin sıcaklığı.
Yetişemezdi gözbebeği
Bir yanı kan deryası
Köşe taşında gizlenmiş
Hücresinde kalırdı.
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
Sevdada Kökleşirsin
Emeğini yoğururdu
Kan tarlasında
Ekmek, su için
Hürriyet için yıkanırdı
Kendi kanıyla
Temizlenirdi.
Öyle bakmayın,
Bu sevdanın kendidir.
Sevdanın şarkısını
Düşürmezdi dilinden
Kor ateşte de olsa
Yaşamın içinde büyürdü
Emeğini yoğururdu
Sevdada kökleşmek için.
Bilirdi, sevdalı yaşamanın
Dakikası bile
Alanlarını daraltırdı
Kan emicilerinin
Sonu olacak kadar da
Derinliğine
Emeğin yoğrulmasında
Tarihi yaratılırdı...
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
Maskeni Çıkar da Gel
Gelişin sinsidir, toz mu kalkar yerinden
Yapraklar düşer, fidanlar düşer
Aylarca iz sürüp dönersin etrafımda
Salyan paslanmış bin yılların kiridir
Isırdıkça ekmeğimi zehirini bırakırsın
Suyunu kaparsın çocuğun elinden
Mermiyi sürersin emek sahibine
Ezgili yüreklere karşıtlığını bilirim
İnsanların arasında böğürerek dolaşırsın
Donuk gözlerinle, masken olmayabilir
Kara gözlüklerin de
Bu biraz da bana, sabrıma
Bilincime bağlı
Maskeni düşürdüğüm orandadır bilirim
Cesaretin o maskenin arkasında
Binbir kılıkla saklanır
Üzerine pazarlıkla kendinden olmayan
Ne varsa emekten yana...
Her dokunduğun kirlenmiyor ama
Düşmüyor da her dokunduğun
Kirlettiğini alırsın yanına
Bir de keklik gibi düşürdüğünü
Bu topraklarda
Bilirim
Bilmeyen kekliktir ele verir neslini
Vurgulu yanık sesiyle öte durur
Çıplak tepelerde pusuya yatırır
Ulumaklı aç kurtlara özenir gibi...
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
Bir Adım Daha
Mevsimin sarmasındaysa acın
Yakındır da yengisi olacak kadar
Gün be gün acılarından da doğacaksan
Ve gün içinde bir gül olup açacaksan.
Yorgunluğun kaderine mi bağlanır
Oysa elinin nasırında duruyor
Baş belası olacak kadar da
Karanlığa yakındır.
Doğacında mıdır yurdumun kan kızılı gülü
Hangi şafaklara katacaksan rengini
Bir adım bir adım daha atacaksın yarına
Onurluca.
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
Baharın Sonu mu Geldi
Baharın sonu mu geldi
Cellat uluyor cellatlar
Karanlığa gömülmüş sokaklarda
Kimin kanına göz koymuşlar ki
Bu şehrin kaldırımları inliyor
Kim bilir belki de baharın sonudur
Orada bir ressamın tezgahı dağılmış
Kalemini fırçasını kırıyor artık
Rüzgara verirken portrelerinin tümünü
Kimin portreleridir ki
Tereddüte girmeden usulca
Kollarına alıp götürür rüzgar
Alabildiğince savurur
Sıcak ve kuru
İki çıplak tepede
Toprağın yüzü görünür artık
Kor ateşinden mi bu döngüler
Usul usul toprağa yayılan.
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
İki Karanfil Gülümsüyor
İhanetin gizeminde mi kalır
Pervasız izini sürenler
Hava sisli
Dumanın çökmesine kalmış
Yapılan o ince hesaplar
Tutmayabilir de
Beyaz Dağ'da iki karanfil
Güneşte,
Yağmurda
Rüzgarlara karşı
Baş başa vermiş iki karanfil
Bir başka mevsimdedirler
Dersim'in ak yüzünde
Gülümserlerken
Bakılmazdı
Dumanın kaplamasına
Ve ihanetin gizemine
Vura vura
Sabırla
Dağlara yüklenmiş
İki karanfil
İradenin zaferinde
Birlikte yoğrulurlar...
Zeynel Abidin'e
Gözleri bağlı, kelepçedeydi elleri
Gecenin sessizliği üstüne çökerdi
Vurulurdu el kapılarında
Dolaşırdı bedeni elden ele.
Kara kaputlu kurt uluması
Karanlığın dibinde yatardı
Bir komut yeterdi cellada
Cılıklaşmış havada kükrerdi.
Zifiri karanlıkta it sahibini ararken
Ankara'da Ceylan'dı
Dal'ın hücresinde yapayalnız
Kör olmuş Anadolu'nun başkenti
Sağır, dilsiz
Sesini duyuramazdı
Ses zindan içinde...
Tehlike sinyalleri çoktan vurmuştu
Dibini boşaltırdı cuntanın
Kendi de bilirdi
Ve dört koldan
Zindanlarına güvenirdi.
Karanlığa tutsak
Ankara'da Ceylan'dı
Hücrede
Ve bu sessizlikte
Ellerinde kalırdı
Bu dirençle de çıkardı ellerinden
Arkasından gelecek bir kuşağa...
Ceylan'dı damla damla
Damarındaki kanını verirdi
Karanlığa
Sırrını vermezdi
Bundandır
Son buluşları gelirdi
İşkence tezgahlarına...
Kokuşmuş bir düzende
İşkenceciler gelirdi
Bozkurt ulumasıyla
Kalır mıydı ellerinde
Ceylan'dı
Ve karanlık
Bir daha baskın gelirdi
Kendi evinde...
Damarda durmayan
Kanıydı damla damla
Karanlığın ortasına
Damlardı...
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
Yüreğin Irmaktı
Karanlıklar içinde ırmaklar bulanmıştı
Kolayca bulunmazdı kendinden parçalar
Ve o gündür
Irmağa götürdüğünde gözlerini
Yılanlar sokardı.
Işığına yandığım gözlerinde okurdum
Gün ortasıydı
Yağmur taneleri gelirdi yüzüne
Sıcak sözcükler akardı yüreğine
Yüreğin ırmaktı
Okyanusa açılırdı yüreğin
Kır çiçekleri görürdü içtenliğini
Karanlıklar içinden süzülür
Emeği bilirdin
Demirin harcı tutması gibi de yoldaşça...
(Ezgilerde Kaldı Yüreğim 1.Kitap)
Ercan CengizKayıt Tarihi : 18.12.2005 21:03:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
(1.Zamanında doğrulamadı, 2.Demirin tavında, 3.Sevdada kökleşirsin, 4.Bu devran da çözülür, 5.Maskeni çıkar da gel, 6.Bir adım daha, 7.Baharın sonu mu geldi, 8.İki karanfil gülümsüyor, 9.Zeynel Abidin'e, 10.Yüreğin ırmaktı)
![Ercan Cengiz](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/12/18/zamaninda-dogrulamadi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!