Zamanın Mührü Şiiri - Nihat Malkoç

Nihat Malkoç
1609

ŞİİR


30

TAKİPÇİ

Zamanın Mührü

Zaman mührünü vurmuş kentin ak tarihine
Zağanos dile gelir mazi şahlanır yine

Geçmişin suretleri sokaklarda dolaşır
Tarihin küfesinde dünü yarına taşır

Surda gülümser Fatih, fetih düşer yâdına
Kulak tıkar istikbal, mazinin feryadına

Balıkçılar seherde umuda kürek sallar
Bahar tebessüm eder, çiçeğe durur dallar

Ruhların mahzeninde geçmiş zaman rakseder
Ganita’da demli çay efkârına akseder

Dağılır karanlıklar ufuklarda kül gibi
Gönül terennüm eder seherde bülbül gibi

Gülbahar’da ezanlar müjdecisi sabahın
Ucu yüreğe değer Sargana’da her âhın

Ortahisar’a sinmiş Kanunî’nin izleri
Kana boyamış Moskof masmavi denizleri

Seyre dalar Boztepe bu kentin endamını
Tutuşan gönüllerin kim söndürür gamını?

Şanlı medeniyetin nabzı burada atar
Yavuz’un validesi bu topraklarda yatar

Karadeniz’in gülü Boztepe’ye yaslanır
Sultanmurat’ta kılıç kadim kında paslanır

Gönülleri okşarken mavi suların sesi
Yankılanır kıyıda ebediyet bestesi

Karanlık gecelerde suya düşer yıldızlar
Umutları tazeler buğday sarısı yazlar

Sülüklü’de serviler öksüzlüğü kuşanır
Mermer sandukalarda ölümsüzlük yaşanır

Düşlerde yankılanır gecenin hüzzam sesi
Kıyılarına değer mavi suyun busesi

Uyandırır dalgayı denizin hıçkırığı
Yürekler yangın yeri, umutlar cam kırığı

Uzunsokak açarken en mahrem perdesini
Eve taşır pencere, sokakların sesini

Deniz masal anlatır; kuma, çakıla, taşa…
Uhrevî nidalarla inler İskenderpaşa

Ortahisar’da kişner Yavuz Selim’in atı
Sunulur şehitlere ölümsüzlük beratı

Bahçede karayemiş uzanacak el bekler
Ter boşalır alından, boşa gitmez emekler

Hüzünlenir Sürmene, efkar basar derinden
Türkülerde yıkanır, arınır kirlerinden

Efkar dağılır gider kemençenin telinde
Sözcükler alev alır bir yetimin dilinde

Göklerin sancısını sağaltırken Zigana
Kurşuna dönen karlar kasteder nice cana

Üstümüze abanır bu şehirde akşamlar
Uzun kış gecesinde başına çöker damlar

Saçlarını tararken Faroz’da deli rüzgar
Mehtapla söyleşirken bin kere içim kanar

Coşmakta Karadeniz horonlar tepilirken
Bu kentin kollarında billah her ölüm erken! …

Karadeniz dalgalı, takalar vira vira! ...
Gir gönlüme ey şehir, gönlümden almam kira! ...

Madur Dağı ısınır umudun yalazında
Üşür masmavi sular gecenin ayazında?

Ovaların süsüdür pembe yayla çayları
Hartamalı evimle değişmem sarayları

Bir deli rüzgar eser; dolu yağar, kar yağar
Toprak dört mevsimde de göklerden rahmet sağar

Gurbette düşlerime düşüyorsun ey şehir! ...
Sahilde bir başına üşüyorsun ey şehir! ...

Karanlığıma güneş, göğümdeki ay şehir! ...
Beni de ciğerparen, kadim dostun say şehir! ...

İlk Yayın: Somuncu Baba Dergisi/Nisan 2011

Nihat Malkoç
Kayıt Tarihi : 28.4.2012 12:25:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Nihat Malkoç