Zaman mührünü vurmuş kentin ak tarihine
Zağanos dile gelir mazi şahlanır yine
Geçmişin suretleri sokaklarda dolaşır
Tarihin küfesinde dünü yarına taşır
Surda gülümser Fatih, fetih düşer yâdına
Kulak tıkar istikbal, mazinin feryadına
Balıkçılar seherde umuda kürek sallar
Bahar tebessüm eder, çiçeğe durur dallar
Ruhların mahzeninde geçmiş zaman rakseder
Ganita’da demli çay efkârına akseder
Dağılır karanlıklar ufuklarda kül gibi
Gönül terennüm eder seherde bülbül gibi
Gülbahar’da ezanlar müjdecisi sabahın
Ucu yüreğe değer Sargana’da her âhın
Ortahisar’a sinmiş Kanunî’nin izleri
Kana boyamış Moskof masmavi denizleri
Seyre dalar Boztepe bu kentin endamını
Tutuşan gönüllerin kim söndürür gamını?
Şanlı medeniyetin nabzı burada atar
Yavuz’un validesi bu topraklarda yatar
Karadeniz’in gülü Boztepe’ye yaslanır
Sultanmurat’ta kılıç kadim kında paslanır
Gönülleri okşarken mavi suların sesi
Yankılanır kıyıda ebediyet bestesi
Karanlık gecelerde suya düşer yıldızlar
Umutları tazeler buğday sarısı yazlar
Sülüklü’de serviler öksüzlüğü kuşanır
Mermer sandukalarda ölümsüzlük yaşanır
Düşlerde yankılanır gecenin hüzzam sesi
Kıyılarına değer mavi suyun busesi
Uyandırır dalgayı denizin hıçkırığı
Yürekler yangın yeri, umutlar cam kırığı
Uzunsokak açarken en mahrem perdesini
Eve taşır pencere, sokakların sesini
Deniz masal anlatır; kuma, çakıla, taşa…
Uhrevî nidalarla inler İskenderpaşa
Ortahisar’da kişner Yavuz Selim’in atı
Sunulur şehitlere ölümsüzlük beratı
Bahçede karayemiş uzanacak el bekler
Ter boşalır alından, boşa gitmez emekler
Hüzünlenir Sürmene, efkar basar derinden
Türkülerde yıkanır, arınır kirlerinden
Efkar dağılır gider kemençenin telinde
Sözcükler alev alır bir yetimin dilinde
Göklerin sancısını sağaltırken Zigana
Kurşuna dönen karlar kasteder nice cana
Üstümüze abanır bu şehirde akşamlar
Uzun kış gecesinde başına çöker damlar
Saçlarını tararken Faroz’da deli rüzgar
Mehtapla söyleşirken bin kere içim kanar
Coşmakta Karadeniz horonlar tepilirken
Bu kentin kollarında billah her ölüm erken! …
Karadeniz dalgalı, takalar vira vira! ...
Gir gönlüme ey şehir, gönlümden almam kira! ...
Madur Dağı ısınır umudun yalazında
Üşür masmavi sular gecenin ayazında?
Ovaların süsüdür pembe yayla çayları
Hartamalı evimle değişmem sarayları
Bir deli rüzgar eser; dolu yağar, kar yağar
Toprak dört mevsimde de göklerden rahmet sağar
Gurbette düşlerime düşüyorsun ey şehir! ...
Sahilde bir başına üşüyorsun ey şehir! ...
Karanlığıma güneş, göğümdeki ay şehir! ...
Beni de ciğerparen, kadim dostun say şehir! ...
İlk Yayın: Somuncu Baba Dergisi/Nisan 2011
Nihat MalkoçKayıt Tarihi : 28.4.2012 12:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!