- Neden? Dedi.
Neden olduğunu kendisinin de bilemediği ve dinlediği bir şarkıdaki, duyduğu bir mısradaki kafiyesiz bir kelime gibi.
- Neden? Diye tekrar sordu
Öğleden öncenin o mahmurluğundan ziyade belki de bir gece öncesinin keyfinin kırıntılarında kalmasının verdiği reel dünyanın korna sesleri arasında “neden”.
Sabah aslında sıradan başlamıştı o gün. Herkes yine çalışmak zorundaydı. Sokakta durmuş bir fotoğrafçının kendisine yapmış olduğu teklife cevap vermişti sadece. Düşündü:
‘Tanıyor muydu?’, ‘Nereden çıkmıştı şimdi?’, ‘Gerçekten sadece birkaç fotoğraf mıydı?’
Önemli değildi. Gün ilerliyor, saatler peşi sıra koşturuyordu. Zaten kaos böyle başlamıyor muydu?. Bir şeyler diğer bir şeyleri ittiriyor ve her şey birbirine karışıyordu. Kaos kelimesinin anlamını düşünürken ağzından kendi sorduğu sorunun cevabı çıktı durup dururken:
- Peki.
Turistlerin eski ve kötü diye tabir ettiği bir motele gittiler. Heyecanlıydı kadın. Peki fotoğrafçı? Yazar bir anda durup ‘neden’ sorusunun sorulduğu fotoğrafçının o sorusunu es geçmişti. Hayat da böyleydi belki. Bir şeyler es geçiliyor ve asla geriye dönülmüyordu.
Sabahın bir saatinde yolda yürüyen bir fotoğrafçı aynı yolda yürüyen bir kadını durdurmuş ve ‘fotoğrafınızı çekebilir miyim?’ demişti sadece. Şimdilik sadece bu kadardı.
Bir fotoğraf!? Sadece bir fotoğraf göründüğü ve düşünüldüğü kadar basit değil bir kadar da anlaşılamadığı için çok daha basit olabilirdi. Böyle düşündü kız.
Ve böylece üç paragraf önceki gibi eski ve kötü diye tabir edilen bir motele gittiler. Kadın biraz çekinerek biraz korkarak belki de heyecanlanarak ve belki de hepsi birlikte bir şekilde kadının üzerine gelerek; kısaca titreyerek omuzları açık elbisesinin indirmeye başladı.
Şaşırdı adam. Nasıl fotoğraf çekeceğini söylememişti ki. Sadece fotoğrafını çekmek istediğini nazikçe ve usulca teklif etmişti. Bunun üzerine gelen ‘neden’ sorusuna cevap bile verememişti heyecandan ve kadın usul usul omuzları açık elbisesini indirmeye başlamıştı bile.
Şaşırdı adam. İstediği düşündüğü düşlediği bildiği ve anlatıldığı bu değildi belli ki. Şaşırdı adam. Hiçbir şey bu kadar, hiçbir an bu kadar basık değildi oysa. Aklına, İspanyolların Aztekleri esir ettiği o an’lar, Pentagram rock grubunun Yeni Türkü grubunun şarkısını ‘cover’ladığı o an’lar geldi. Şaşırmıştı adam. Yazar, şaşırmıştı.
Adam yumuşak ama net bir sesle “hayır” dedi: “indirme elbiseni, sadece ‘yüzünü’ çekeceğim”.
…
Kadın donakaldı. Yüzünü? Uzun süredir kim bakmıştı ki yüzüne. Neden baksınlardı ki yüzüne zaten. Neden yüzümü çekecekti ki şimdi bu?
Oysa ‘yüz’, ‘yüzüm’, ‘yüzümüz’… Kimlerin yüzü vardı? Kimlerin yüzü yoktu. Ve dahası ‘benim hangi yüzümü çekmek’ istiyordu diye düşünmedi kadın. Belki de düşündü. Belki de düşündü yazar. Ne önemi vardı ki veya neyin önemi vardı ki?
Kadın bir anda nasıl gülümsendiğini hatırlayamadı önce. Yüz kaslarını unutmuştu belki. Belki de en son ne zaman güldüğünü hatırlamaya çalışıyordu. Durdu bir an.
Gülümseyemedi önce.
Ağlayamadı da.
Sessiz bir karanlık oturdu odaya.
…
Adam bunu anlayarak veya anladığını düşünerek usulca kalktı. Kadın o anda adam kalkarken yanındaki bira şişesini gördü yarım yamalak, belki de kutuydu ne önemi vardı ki? Neyin önemi vardı ki? İstediği için orada o an’da idi ve öylece kalacaktı da.
Yaklaştı adam kadına. Kadının yüzüne baktı. Kadının aklından Bukowski’nin okuduğu kitapları geçiyor, adamın aklından ise kadının yüzündeki -hayatını anlatan, mutluluğunu anlatan, kederini anlatan- o ufak çizgi geçiyordu.
Çizgiler bir yerde birleşiyor ve adama teğet geçiyordu. Kadın sadece oturuyordu. “İzin verir misin?” dedi adam. “Çizgiler ne kadar teğet geçiyor” diye düşündü adam kadından.
Adam ‘izin verir misin’ dedi tekrar. Kadın sadece gözlerini kıpırdattı ve nefesini tuttu.
Adam nefesini tuttu.
Bastı deklanşöre.
Uzadı zaman. Kalmadı geriye hiçbir şey. Anlamadı kadın önce ne olduğunu, adam sessizce önüne baktı bir süre. ‘Bakayım’ dedi kadın gülümseyerek, ‘nasıl çektin?’
Gösterdi adam fotoğrafı.
…
Belki de kendi gülüşünü çekmişti adam; kimse bilemedi.
Kayıt Tarihi : 30.6.2025 02:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
fotoğrafçı
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!