Zamanın Altın İkliminde
1. BÖLÜM
Her yer çığlık çığlığa, Kerbela-yı- gün gibi
Kimi Yezid olmuş, kimisi Hüseyin gibi
İnliyor bütün insanlık yine dün gibi
O Hüseyin ki, zamanın altın diliminde...
Karanlıkla kuşatılmış bütün beşeriyet
Kaldırmada afakını, sarmış bir acziyet
Yorulmuş sineler, zihinlerde teslimiyet
O sineler ki, zamanın altın ikliminde…
Prangalanmış beyinler fikirler ise tutsak
Yol çetin, düşman kavi, atak üstüne atak
Dört yanda hakikat, gönlün hakikate ırak
O hakikat ki, zamanın altın diliminde…
Dün seni arayanlar bugün olmuş bedbaht
Bir de kasvetli uykularda aht üstüne aht
Ötelerde dosta görülen atlastan bir taht
Öyle dost ol ki, zamanın altın ikliminde…
Âdemoğlu sınır tanımaz vefasızlıkta
Şakakları zonk zonk, gafiller derin uykuda
Unutulmuş hakikat Yusuf gibi kuyuda
Bir Yusuf ol ki, zamanın altın diliminde…
2. BÖLÜM
Son elçiden muştularla gelen altın çağı
Haber vermişti kaç yıl önceden Uhud dağı
Hıra kapısında örülür örümcek ağı
Bir Hira ol ki, zamanın altın ikliminde…
Seherden yükselen efil efil esintiler
Mahşeri kalabalıkları kendine çeker
Uzaktan gelen elçi, bekleyeni müjdeler
O müjdeler ki, zamanın altın diliminde…
Gurbet gurbet soluklarken arayanlar seni
Sert rüzgârlar durmuş, yırtmıştı sular bendini
Arayanlar ancak seninle bulur kendini
O arayan ki, zamanın altın ikliminde…
Bulanlar bulmuş onu, kalanlar son şafakta
boğulurken bir kere daha nurdan ırmakta
Son yolcu adım adım hedefine varmakta
Bir yolculuk ki, zamanın altın diliminde…
Bir seyr-u sefer eyler gökten inen melekler
Bu karanlıklar, hakikati nasıl perdeler
Yok mu, son dem safına geçeceğin peygamber
O peygamber ki zamanın altın ikliminde…
Yücel DEMİRTAŞ
Yücel DemirtaşKayıt Tarihi : 17.7.2013 02:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!