Bilgi edinme ve öğrenme, olayın ya da geçmiş olgunun farkına varılması, tekrar eden, yinelenen süreçlerin olmasını zorunlu kılarlar. Bir önceki durum, bir sonraki yinelenmeleri ile kıyaslandığında (simülasyonu ile kıyaslandığında) oluşan farklılıktan dolayı, farkındalık doğar.
Zaman; bizim kendi bütünlüğümüz içindeki süreçlerin aktarımıyla (geçmişiyle) ve bizdeki sürmekte olan ilişkilenişlerle, bir işlev tekrarı olan şimdimizdir. Şimdimiz içindeki, ileri doğru olan, yeni olay nicelenişleri ile süren, oluşmalar içinde girişir olan ilişki uzanımlar farkı da, gelecektir.
Zaman, bir başka olay ve zamanla, açıklanmak durumundadır. Bu; o olayın, konum uzay çevresiyle ilişkindik durumudur. Değilse zamanın olmaması değildir. Varlığın beliriş biçimlerinin nicelinim ortaya çıkarma devinimidir. Bu nicelenir olanın da, kendisinden kaynaklı kendisi üzerine bir etki ilişkisiyle bir takım nicelenmeleri olacaktır. Ve yine, serbest oluşmuş, aynı düzlem fazlı, dış zamanın çevre etkimesi kaynaklı ilişkilenme nicelenmesi de olacaktır. Bu zamanların girişmesidir. Her girişim elbet sonrasını açıklayacaktır. İleri akışta art ardalık olması için öncesinin sıralanması lazım.
Bu nedensellik bir paradoks gibi gelir ise de değildir. Zaman, olgu ve olaylardaki art ardalıklar devinmesinin birikmiş haline baktığımızda; bu seçicilikle, bu oluşmalar, gerektirilmiştir. Değilse bu son belirme için bu seçicilikler, özel oluşturulmuş aşamalaştırılmış durumlar değildirler. Böylesi bir bakış, insan öznelliğinin, evrensel olana; toplumsal özgürlükten yansıyan bir iradeci bakışıdır.
Aynı düzlem girişmesinin bağıl art ardalığı (aşamalarının sıralı) olacağı gibi (bu zamanı, başka zamanla açıklamaktır) , yine aynı düzlem içindeki olaylar, olgular; aynı anda, birbirinden bağımsız ve bir sonraki ilişkilenmenin oluşumunda, birlikte katkındırlar da. Bunların, oluşumları da, bu nedenle birbirini açıklamazlar.
Sosyal birlik yaşamın, yerleşik yaşama evirilmeye başladığı anlarda, iki alanın bitişikliği ortaya çıktı. Bu evrenin tersinme süreçlerinin yan yana ilişkin uzaylarda görülmesi gibi idi. İlişkin uzaylar, birbiri ile girişirler. Girişme atım dalgası evren ölçeğinde, sınırsız gibidir. İşte bu insancıl sosyal ve toplumsal ve halksal yaşamların; girişmeli, zaman kuantlı, süredurma boyutlarıdır.
Organelci aşamalar bir birine göre basamak oluştururken; her bir basamağın değişik gruplarca yaşanıyor olması, sanki bir durumun; diğer durumlar söz galimi toplumsal durumun, tersinmiş hali gibi görmek olasıdır. Birbirine göre tersinmiş aşamalı görünümleri ile bitişik uzaylar ilişkiliği içinde, günümüze kadar, yavaş yavaş, bilinç edilerek, ayrışarak, seçme eleme yaparak zamanımıza değin geldi. Zaten toplumun bu evreleri gericilik ilericilik denişle toplum yaşamında tanımlanır.
Günümüzde dahi bu üç alanın birbiri ile ilintili ama farklı devinme alanı oluşturduklarının, çok büyük çoğunluk, tam da farkında değildir. Başlardan günümüze, nerede ise tamamına yakını, bu bitişiklikle birlikte gelişip devindi. Bu yüzden sosyal birliğin kutsallık anlayışı, toplumsal olanın nesnel ve ilişkisel düzenleşmesi içinde etkileşti. Bu hal geçişleri durumu varlığın başlangıç koşullarına olan aidiyet bağıdır. Sosyal birlik bu aidiyet bağına, kutsallık bağı ile ulaşmanın oluşturulmasını ister. Bu bitişiklikte halksal alan ve sosyal yaşam, bu kutsallığın sağlam ve sıkı devinme alanı öznelliği idi. Ama toplumsal kurum ve kurumlaşmanın zorunlu izlerini taşıyordu.
Bu kutsallık kavranışının girişmesi de, halkın olanı biteni anlaması ve halkın bilinçsel dönüştürülme mantığı idi. Yani toplumsal olana halkın intibak ettirilişidir. Burada etnik yapıların birliği (halk) gibi çeşitli kutsal totem yapıların henüz iğreti duran birliği de söz konusudur. Daha, sosyal ve toplumsal soyutlama gücü, kutsal anlayışları, yerden alıp, göğe (evrene) yansıtılmamıştı. Bütün oluşmalar, sosyal birliğin kutsallık anlayış temeli olan, kutsal totem mantığı üzerinde gerçekleşiyordu. Toplumu ve toplumun kurumlaşan ilişikleşme düzenlenişlerini halk, bu düzlem üzerinde dönüştürüp, anlayıp asıl aidiyeti olana (başlangıç tekillik durumu, tekillik uzay süredurum boyutuna) tutumlaştırmakta idi
Ve süreçler boyunca, sosyal birlikçi halk yaşamı ile toplumsal işleyiş gittikçe seçilip birbirinden elenip ayrıldı. Bu nedenle de toplumsal, sosyal birlik, giderekten de halksal, yaşamların zamanı yavaşladı. Toplumun insan olan yanı, halkın içine inip; halkçı süre boyutu yaşamağa başladığı zaman, toplumdaki kazançları halkçı yaşamı da, etkiledi. Böylelikle aynı kültür içinde, iç içe geçen, farklı kültür tüketim olanak ve olanaksızlıkları ortaya çıktı. Bu bir sosyal sosyetik yaşamdı.
Halk daha masif bir kararlılık iken, toplum daha enerjik, kararsız ve hızlıdır. Akilce bu insan yaşamlı süredurumların farkına varılmıştı. Bu üç alan bitişmesini fondan ayrıştırma işiydi. Görece tikel olan bu üçlü akışın faz farklarından ötürü zaman akışları da çok farklı ama birbirine ilişkin süreçlerdi. Yani aynı fazla girişme başlamışlar, çeşitli gerilim boyutlarına fazlarını dönüştürüp, tersindirmişlerdir. Gerilimleri farklı farklı düşmüş de olsa, daha hızlı gerilme ve zaman farkı olan toplumsal alan, halk ve sosyal yaşamı diye iki ayrı devim alanlarının tekilleşmesi idi.
Daha açığı, bu tekilleşme ile birlikte, toplumsal olanın işleyiş mantığı, kutsal olanın işleyiş mantığı ile anlaşılmaya çökmüştür! Yani toplumsalla, halksal devinimleri ayrıştırıp çözümcü ilişkileyememenin; anlayamamanın; seçimleşememenin; farkın da olamamanın; bir yavaşlamasıdır bu.
Sosyal birlik mantığı, daha çok doğal ve sosyal izlenimsel bir içselleştirmeler olan; algı biriktirilmeleri idi. Pek çok yaşantılaşmalar, doğal olanın, sosyal edilgenlikçi güdümünde idi. Bu tanım insanların aktif olmadıkları anlamına değildir. Aksine zaten aktiflik, bu bağımlı güdülmeden çıkacaktır.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 25.7.2010 10:39:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/07/25/zamani-akitmak-19.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!