Görülüyor ki ölüm de zamanın kendisidir. Ölüm bir varlıktır. Ölüm bir değişme ve gelişmedir. Siz bir zamanınızı öldürmese idiniz, doğuran zamanınızla yeni bir çocuk ortaya çıkar mıydı?
Doğmayanın (varlığın) ölümü olmadığı gibi, ölmeyenin (zamanın, varlığın devinmenin de) doğumu da olamazdı.
Zamanın (yani bir kısmı geçmiş olan dünkü sürçlerin, söz gelimi; devrilen araba ölümlerinin, maden de ölenlerin, terör baskınlarının, denize girmenin, acıkmanın, ağlamanın, vs nin) geçip gitmesi (ölümü) olmasa idi; yeni zaman olan bu gün olur muydu? Yani yeni zamanınız olan, Olgu ve olaylarınız olan bu günkü günde de; Ankara'dan İstanbul'a gitmeniz gibi, başbakanın liderlere görüşme mektubu göndermesi gibi, Türk savaş uçaklarının Kuzey Irak semalarında olması vs gibi yeni süreçlerle yeni doğumlar, yeni olgu ve olaylar olur muydu?
Ölüm; zamanın, varlığın, var oluşların, halden hale geçen, birbirinin yerini alan, süreçlerin kesikli ve sürekli olmasının, bir ve aynı olan gelişmiş belirişleri değil midirler?
Ya da söyle söyleyelim. Varlıklar da, ölüm de, zaman da bir birbirinin yerini alan, birbiri ile biri birine göre yer değiştiren olgulardır. Bunları, olayların süre gelen ve görünen bir yüzü yolduğunu bilememektir. Yani; varlık=ölüm=zaman=devinim= enerjinin ayni şey olduğunu bilememenin, birini (ölümü) diğerine (yaşamaya) tehdit eder algı olduğu sanma yanılsamasından başka hiç bir şey değildir.
'Dünyada ölümden başkası yalan' bilgisini bilir olmanın, bunu, gerçek sanışınızdaki bilmezliğin soyutlaması ile insanın üreteceği hiç bir şey yoktur. Bunu böyle kavramakla, ne kurbağanın başkalaşımını açıklar olabilirsiniz, ne uzaya gidecek düşünmenin kırıntısını çıkarırsınız! Ne de başlangıç evrenin neye benzediğinin bir fotoğrafını bile çekemezsiniz.
Peki, bunları birbirinden ayırmadan, varlık=zaman=devinim dönüşlü değişken olan, aynı varlığın, aynı olgunun, aynı olayların, aynı devinimin ve aynı zamanın bir ve aynı değişen yüzü olduğunu bilmek, bize uzaya gitmenin yeteneğini ve erken evreni fotoğraflar olmamızın vs nin yeteneğini, sağlar mıdır?
Elbette, zaten öyle olduğu için bugün uzaydayız. Ya da öyle olduğu bilindiği için İsviçre'de yer altında CERN deneyleri ile teşriki mesai yapmaktayız, değil mi? Soyutlanmış ilişkilerinden koparılmış bir 'Dünya'da ölümden başkası yalanın' laboratuar deneyleri yapılabilir mi?
Söz gelimi; ölümün bir var oluş, varoluşun da bir ölüm olduğu bilindiği içindir ki; böyle olduğu içindir ki, insanlar bir 'araka (arta) alan ışıması' söyleyip, bununda keşfini yapıp, bigbengin resimlenmesi oluşturulmaktadır.
Bütün zamanlar ister özel bağıntılı (ilişkilikli-aitlik) zamanlar olsun, ister genel bağıntılı (iliş kinlikli-aitlik) zamanlar olsunlar; hep içlerinde sürekli ve kesikli, tanecikli ve boşluklu bir ÖLÜ zamanlar ya da FOSİL ZAMANLAR taşırlar. İşte her doğum, bu ÖLÜ (FOSİL) zamanlarla nedensel ilişkilikli olarak doğarlar. Her doğum yeni bir çevrenin oluşmasına katkılıktır ve katkın olduğu çevre ile tekrardan girişmektir. Yeni nicelimler ortaya koymaktır. Sanırım bu kadar bir özel ayrıntıya girişmek yeterlidir.
Organik zemin ve zaman düzlemleri, geçmişlerine adım adım sırayla ilişkilenmiş organizelerdir. Her ilişkileniş, o ilişkilenişten biraz daha büyük bir işlevdir. İşlev: tam olanın biraz fazlası olandır, yani 11=2,000001 gibidir. Bu küsurat, ilişkiler kuruldukça var olan işlevdirler. İlişkiler ayrılınca, organize parçalar ortada dururken, işlev durum yok olur. Organizelilikler yeni işlevi kurgulamazlar. Organize olanlar içinde kusur olarak ortaya çıkan gariplikler vardır. Bu garip belirirlerin arasındaki dış ve iç etkilere cevap olanlar, sözgelimi kıllanma yağlanma gibi olanlar, seçilirler, ya da işlevli kılınırlar.
Ne var ki bu organizenin (organize olmanın) “durum işlev” sonucu olan belirmeleri, ya elenir ya da, uzun sürede bir kullanım yararına dönüşme ile bu durumlar da, aşılır. Hücreler kendi içlerinde oluşan düzensizlikleri, dışarıya atık olaraktan ihraç ederler. Çok hücreliye geçişle atıklar, hücreler içi özümlemelerin, işlemler geçmişine dek en ufak ayrıntılarının iz sinyallerini taşırlar. Bu sinyal izlerini sanki bir kayıt cihazıymış gibi üzerlerinde taşıyan atıklar, hücrenin dışına bırakılırken, artık hücreler arası sıvıya bırakılır, olacaktılar.
Hücreler arasına boşaltım baş edilmesi gereken yepyeni bir sorundu. Atıkların sinyal taşıma özelliği, zamanla uyarcı bir hormon olarak kullanmak; organizmanın, bu kusuru aşmak için yararlandığı bir yararlandırıcı bir sonuç olacaktı. Atıktan doğan kusur, atığın sinyal taşır olma özelliği basıncından ötürü organizma bu kusuru, iletişim yararına dönüşmüştü. Tıpkı su ortamı ilişkilerinden kopan solungaç işlevinin, karada yaşayan varlıklarda işlevsizleşen solungaçların, akciğer fonksiyonelliğine dönüşmesi gibi. Yeni ilişki girişmesi, uzun süreler içinde yeni yüklenmeleri, istikrarı, o organizmaya üslendirirdir.
Organik varlıklar, kendi iç süredurumları içinde aktarımlardan aldıkları geçmişleri, adım adım; hem çözerler, hem birleştirirler. Bu fermuar harekettir. Her organel ya da enzimatik süreçler bir geçmiş zaman aktarımı olan işlev durumlardır. Donmuş ya da durmuş zaman işlev kalıplarıdırlar. Özelliklede işlev görevlerini yaparlarken, analiz sentez türü, dağılıp, birlenir süreçlerden yaparlar. Örneğin; ortamı bazik ve asidik alan değişmelerine götürerek bu ayırmalı ve birleştirmeli özümleme süreçlerini oluştururlar. Saniyenin bilmem kaçta kaçı sürelerde yüzlerce farklı tepkimeleri kontrollü olaraktan gerçeklerler.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 19.7.2010 15:57:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!