Ama biyolojik uyum ve gelişme süreçleri, çevresi ile girişip değişen süredurumlardır. İçteki aktif olan, ya da olmayan depo süredurumlar, çevresi ile yeni öğrenme ve gelişme girişmeleri yapamayacaktır. Bu da o geçmiş depo zamanların, değişmiş yeni koşullar içeren çevrelere birden tepki ve yanıt verememesidir.
Ya da çevrenin ani değişmesi de gösterir ki, organik yapılar, mükemmel değildirler. Yani, değişen çevre şartlarında, girişerek değişeceklerdir. Bu da organiklerin çevre etkiyenlerini, önceden görüp bilemez oluşlarıdır. Doğal olanda, doğru olanda budur. Eş deyişle, yeni çevreye ilişkin girişme davranışları, deneyimci yani yol haritaları, geçmiş zaman belleklerinde olamayacaktır. Ve organizma bu yüzden ileriyi bilememekten ötürü, oluşturması gereken geçmişteki gibi zaman tepkilerini, biriktirip taşıyamamış olacaktırlar. Gelecekteki değişmeler karşısında akim (verimsiz) kalacaktırlar. Belki de, o organizma bu yüzden yok olacaktır. Söz gelimi dinozorlar gibi.
Varlığın ileriye ait bir gelecek olma ve gelecekte farklı olacak olma bilinci ve tahmini vardır. Ama bu çevrimli süreçler için bir bilgidir sadece. İnsanlar için de bu, söz gelimi yarında yağmur yağar olacaktır. Ve yağmur karşısında geçmiş zaman birikme tepkisini, yarın da tedbir olarak ortaya koyacaktır. Organiklerden, soyutlama gücü olanlar, geçmiş çevrimli olmayan bir süreçler akışının, neler olacağını hiç bilemez. Bu yüzdende bilinçli bir geçmiş zaman (tedbir ve tedarikini) sağlayamazlar.
Organizma, çevreyle, zaman uyuşmazlığı çatışmasını, belki de yok oluşunun süreciyle ortaya koyacaktır. Böylesi bir değişik bir sosyal ortama katılan insan da, içine katıldığı, yeni zaman süredurumlu toplumu, iç sinemez olacaktır. İlişkilerini bile, kavrayamaz. Bu durumda bırakın sürece uyumlaşmayı, ruhen; en azından kahrından ölebilecektir.
Kendi dünya uzayımızda sıcaklık, 0 derecenin kimi kez altında, kimi kez üstündeki değerler aralığında düzenlilikle değişken olabildikçe, bize uygun dış giriştiriciler şimdilik bu aralıklarda kararlılaşmış oldu.
Tabi bu değenlerde niceleri gibi yaklaşık periyodik bir gelip geçici durumdur. Böylesi bir dış ortamın ve atmosferin varlığı da, yaşam alanına ve kimi buna denk düşer tersinmeli dış ıralı olaylar alanına gebe oldu. Buradaki tekrarlanabilirlikler ile ortam var olan alan girişmelerince kararlı (stabil) olabildi.
Yine bu ortamlara denk düşen, zaman ortamlarında; olası tersinmeler (iklimi olaylar gibi) olanaklı oldular. Bu değerler şimdilik 60 ila -70 derece aralığında bir değişkenliktir. Tabii ki bu değişmeler her yerde her durumda görülmezler. Söz gelimi ılıman bir kuşakta 40 derece ile -30 derece aralığında seyredebilmektedir. Sıcak kuşak her dönemde 20 derece ortalamadadır. İşte kimi fiziksel kimyasal tersinirli tepkimeler böylece oluşabilmektedir. Bu oluşmaya denk düşer seçilimler de, ortamda cirit atmaktadırlar.
Organikler; dış değiştiricilere, zorunlu olaraktan, iradeleri dışında uyarlar. Eğer organizmaları güden destekleyen çevre şartları; organizmalara belli bütünlüğünü korutur, onun ileri yön süreçlerini sürdürür olaraktan olanakları sağlıyorsa; organikler kendi iç düzen ilişkileri ile (aidiyetlikleriyle) de, kontrollü olaraktan da, istedikleri reaksiyon el, metabolizmik, sinirsel ve hormonsal vs tersinmeli giriştirmeleri birlikte ve tekli olaraktan, ortaya koyarlar. Enzim gibi bir etkilerci ile etkilenmeli olaraktan, edilgen kontrollü, asit baz şartları oluşturularaktan da, olay zamanlı dizgeleri ortaya koyarlar.
Organizmalar için kimi değişmelerle; hücre içi, organ içi, özelleşen işlev durumlara bağıntılaşmaktır. Vücut örgenliği oluşturmaktır. Canlılarda organ, organ el, humoral gibi mevcut vücut işlevli durumlar içinde, iş görürlerken dahi kendilerine; yeni özellikler becerisi de kazandırılabilmektedirler. Ya da kendi işlev durumlarına zarar vermeden, işlev dışına düşen yenilikleri de her zaman vardır.
Organ el dendiğinde, hücre içi eşgüdümlü bir organizeliklerden olan; mitokondriler, kloroplastlar, santrozomlar, golgi aygıtları, ribozom gibi kimi farklı ve bağımsız yapıları anlayacağız. Canlıdaki bu organ, organ el, humoral gibi işlevler, geçmiş zaman birikimli olan eğimleridir. Bunlar adeta zamanın durmuş şeklidirler. Bir mitokondri, bir kloroplast fosil zamandırlar. Artık dış çevrenin güdümüyken süreçleşemez olmakla, adeta kendi ilişkin çevre zamanlarını dondurmuşlardır.
Hücre içi zamanla süreçleşirler. Bir zamanlar tek başlarına bir var oluş olan bu yapılar, nerede ise tek başlarına var olamaz düzeye gelmiş gibidirler adeta. Sadece kazandıkları kendi birey işlev durumları çalışır durumdadırlar. Böylece içinde bulundukları o aidiyeti oldukları, vücut organizmasının, kontrollü işlevleştirmesi altındadırlar.
İnorganiklerde ki değişmelerde elbette bir aidiyetçi organizeliktir bunlar elektriksel, manyetik, fermiyon düzlemli, çekimsel vs. işlev durumlar kazanımlı özelliklerdir. Ki nükleer kazanımlardan, nükleer parçalara organize olurlar. Karbon temelli referanslardan, amino grup asitler, nükleik asitler basamağında polar bağlardan olan polimer yapı organize aidiyetler, artık organik zaman aidiyetliğidir.
Zararlı olan değişmelerin bazısı, hemen hemen hiç kendini kopyalama olanağı dahi bulamazlar. Ve bu yüzden ölme, yani çözülme sürecine girerler. Örneğin, bir soluma enzimindeki zararlı değişimler, iç boğulmaya neden olur. Canlı bu zararlı değişmeyi bu yüzden genetik geçişli yapma şansı dahi bulamadan ölebilecektir. Kimileride süreç içindedir. Yararı, zararı, geleceğin eleyeceği bir istisnadırlar.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 14.7.2010 12:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!