Açıkçası partikül girişimleri sonunda, bir olgu geçmişini, hidrojen olarak ortaya koyarken, zorunlu olaraktan da, bu geçmişi, hidrojenin özelliği olacaktır. Bu geçmişle, hidrojen kedi kendisiyle birleşen değişen, farklı özellilerle niteliksel zaman sıçramalarını, kesikli geçmiş yapılarını ortaya koyacaktır. Birleşen, ayrışan, girişen, çoğalan, geçmiş, zincirleme etkilerin zorunluluğu olacaktır.
Ancak yine de, tarihin belli döneminden itibaren öznel bilinç, organiğin yasallığına uygun, olumlu olumsuz tabir edeceğimiz birçok müdahaleleri, kendi yasallığının içinde kalaraktan, yöneyleştirmeler yapabilir. Fakat bu, inorganiğe yapılan müdahalelerden çok farklı olacaktır. İlk partikül ve çekirdek bileşenlerinde olduğu gibi seçenlikler kişi öznelliğin tümden dışındadır. Belki evrensel öznelliktir!
Bizim organiğe ve inorganiğe müdahalemizi, beli niteliksel aşamalarla sınırlayabilirsiniz. Çünkü organik organizasyon, o nitelik aşamalarına gelene değin, oluşacak on binlerce işlev ilişki organizesini, kendi başına ve kendi kendine gerçekleştirecektir. Sizin müdahaleniz var olan geçmişlerin yer ve sırasını değiştirmek olacaktır. Yer ve sırası değiştirilmiş geçmiş organize belirmeler, yeni durumcu ilişkisini de bir zaman içinde, ortaya koyabilecektir.
Hâlbuki inorganikler partikül düzeyini, partiküller nano tik organizelikle ve ilişkilenmeleri düzleminde çıktıktan sonra, durgun görünümlü iç devinmelidirler. Partikül devinimine göre yavaşlamıştırlar ama görünüş devinimine göre çok hızlı, titreşen salınım ve dalgaları artık, matlaşmış, ağırlaşmış; yoğunlukçu gravitasyon bir çekim oluşçudurlar. Yani yeni ilişkilerin bileşikler hali, ortamını daha da değiştirip, eğilip bükülen, geçmişi yaklaştırıp, uzaklaştıran, süreçleşmeler ortaya koyalar.
İçimizdeki bir hücre zemin zaman düzlemi, bizdeki geçmiş zamanın çok yaklaşmış bir ayrıntısı olurlar. Yine bir başka bağıntı ilen de, bu zamanın yakınlaşma ve uzaklaşması; zamanın ve uzayın, devinimin bükülmesi nedeni ile de oluşurlar. Tıpkı bir karpuz yüzeyde gibidirler. Ya da şişirilen balon üzerinde, iki noktanın (zamanın, hücre içi istikrarın) ayrışan, kesikli, tanecikli, bağıntılı yapısı nedeni ile biri birinden uzaklaşması gibidirler. İki farklı bağıntı, iki apayrı sonuç olabilmektedir. Bu yüzden bağıntı kavramı iyi bilinmelidir.
Böylelikle bağıntılarla, değişirliklerin ortamından değişmelerin bir ucu yoğunlaşan bir masiflik alanıdır. Hız, çevresindeki zamanın eğilip bükülen; hızla değişen dalgalanmasını da oluşturur. Masiflikler ise, görece kararlıdırlar. Bulunduğu yere basınçlı olup, çevresinde neredeyse stabil olan, eğip bükülmenin istikrarlı dalgalanması, sürecini oluştururlar. Ortamın dalgalanması da olay ve olgulara; zamana, hem devinme, hem eğilimleşme, hem girişme olaraktan da yansırlar. Saf enerji (ki bu anlamlıca, iyice bir tanımlanmalıdır) partiküllere (yani, atom altı parçacıklara) dönüşürler. Partiküller, parçacık boyut ve zamanını aştıktan sonra, kuantik düzenleniş yatkınlığı kazanırlar. Bir çeşit zoraki, isteksizliğe doğru bir doğumla özellikleşirler. Kendilik organize olur düzlemi artık tam bir iştahlılık değildirler. Kendiliğinden organize olmanın iştah hızı, sıfır olmayan ama ortalama sıfıra yaklaşır bir eğilim düşmesine kayarlar. Mekanik organizasyonlara girebilirler. Bunlar da statik (durgun) bir işlev genliktir.
Bu tür durgun işlev içinde demir ve balkırın orman yangınları ile eriyip kaynaşması gibi kendilik bir girişme içinde olabilirler. Yani sürekli ve aşırı bir aktiflikle, dışla; hızlı bir çevrimleşip, yeni yeni istikrar alanı ve kaostik bozulma alanı, üretemezler. Bu yüzden yeni durumun işlevliği, yeni ansal statik durumuyla, zaman mekân depolanması olarak paketlenir kalırlar. Yani yeni oluşan bu durgun işlev zamanını istese de, akıtıp yeni ilişkilenmelerin içinde beliremezler. Çünkü çevresel olan etkinci söz gelimi entropik ısıl tepkimeleri, bu süreçlerini akıtmaların uygun değildir. İştahsızlık buradan başlar.
Organikler, kendi paket depo zamanlarını özel bağıntı koşulları içerisinde akıtırlar. Bunlar genetik malzemeyi şifreleme gibi yansıtışları ortaya koyarlar. Bir sonraki evre, bir önceki evrenin, zorunlu koşulu ve sonucudur. Varlık zamanı depolayıp akıtamasaydı, organize olup canlanamazdı. Canlılar, depolanmış zamanı, yani geçmişi, ilişkilerler. Bu ilişkileri, organizeye yapılaşmalara çeviren birliklerdir. Birleşme yolu ile tekleşen bir vücut olma ve enerji üretme kullanma alanıdırlar. Geçmiş süreçleri kaydedip tekrarlarlar. Söz gelimi bir klorofil sentezci tekrarı olaylar, hücre düzleminde sürekli yinelenir.
Organize oluşmuş pek çok durumsallar, belki de eşzamanlılıkla olabilecek olan, olgu ve olayların, terekkübüdürler (birçok parçadan birleşenlidirler) . Geçmiş zamanlı devinimlerin de, boyutsal düzlemli halidirler. Organikler, bu depo zamanlarını, hem kendilerinin istikrarlı iç çevrimleri için de akıtırlar.
Yani organikler iç zamanlarını kendi içlerinde sıralı ve eş zamanlı olaraktan akıtırlar. Hem de, aynı anda kaotik olaraktan ve sıkışmış olaraktan akıtırlar. Ya da seyrelmiş zaman akışlı kılabilmektedirler. Kendi tepki reaksiyon alanları ve zamanlarının düzlemin de, olayları öğrendikleri biçimle giriştirirler. Aniden beliren farklı alanların, eş anlı ya da seyrek zamanlı (kontrollü) olan, bir süreçle; asidik, bazik değişkenlikteki, tepkime alan zaman geçmişliklerini var ederler. Geçmişten biriktirilerek aktarılan tüm özümseme süreçleri, bu kabildendir. Hücre içi organeller ve organ, doku yapı işbirlikleri hep bu tür bir zaman zemin düzlemi ile ortaya çıkmıştır. Bir zaman mekân aidiyeti olan olgu ve olayların, içimizdeki bu ölü fosilleri olan yapıların, iç koşullarının sağlanır olması ile organik düzlemlerce tekrar edilmektedir. Böylece canlılık faaliyeti, hem kaos ve hem düzen simetrisinin bağıntısında çıkmaktadır.
Muslukta akan bir suyu, pet şişeye biriktirin. Su musluktan akışıyla, pet şişeye doluşun devim zamanı boyutunca, bir işler oluştur, bir akışla, bir ileri süreç, oluştur. Su, gerek şişeye dolmuş bulunmalı hali ilen, gerekse şişeye dolmadan önceki hali ilen, suyun geçmiş zaman da oluşlu, durumun, izafiliğini de taşıyan, başlı başına tam bir geçmişle oluştur. Bu durum, su ile pet şişenin, aynı zaman içindeki, boyutsal, hareket, girişim, birlikteliğidirler. Pet şişe suya, kendi renk ve kokusu ile şekli ile yansıyacak su da yansımaları içerecektir. Su da, benzer yansımaları farklı şekillerde pet şişeye yansıtacaktır. Söz gelimi su iç viskozitesinden ötürü de, şişe ile sürtüşecek onu yıpratacaktır. Suyun şimdiki zamanı da bir girişmedir. Su geçmiş süreçlerini tekrarlattıramaz ise de o sürece ilişkin oluşmaları muhafaza eder.
Burada siz, bir başlangıç zamanını; yine bir oluşan geçmiş zamanı, ya da devinimi depolarsınız. Yine bu depolamayı siz belli bir uzay ve uzay boyutu ile yaparsınız. Yani suyun aktığı yerin, tuzlu asidik oluşu, bazik alkali gibi mineral özellikte çevreli oluşlara göre yapılır. Suyun aktığı, oluşma zaman ve zemin düzlemini, böylelikle depolar saklarsınız. Bu kesikli bir zaman aralığıdır. Kısmen ilişkilerden sıyrılmış süreçlerden arındırılmıştır.
Oysa siz suyu depolamasanız da, su akacaktı. Aşındırma yapacak, buharlaşacaktı. Yağacak sel olup bitki bünyesinde vs. yerlerde yepyeni çevrimlere girecekti. Yani yeni zamana ve geleceğe doğru çevrimleşerek akacaktır. Çevrimleşme ileri akan ve durumları ileri akıtan bir ilişki biçimidir. Olgu ve olayları depolamakla akışını ve yeni geçmişler yapmasını da, önlemiş olursunuz. Organikler ihtiyaçları halinde, bu sürece (depo sürece) yeni zaman içinde değişmelerin eklemelerini yaparlar.
Depo olgular, genellikle geçmiş zaman işlevli, kesikli tekrarı birikme, ya da tekrarı olabilen yapılardır. Organikler tekrarı süreç kayıplarını (enerjisini) karşılarlar(düzenliliği-istikrarı sağlarlar) . Oysa serbest oluşumlarda bu karşılanma büyük oranlarda sağlanamazdır. Bu yüzden enerji yokuş aşağı gider.
Dilediğiniz bir süre sonrada, petin ağzını açarak, suyu; yani zamanı, yani geçmişi, şimdide akıtabilirsiniz. Suyun kendi zaman zemin düzlemindeki akış sırası, burada da, mümkün mü? Elbette. Bu süreçteki akıtılan olay su olduğu için, yani inorganik olduğu için, depo edildiği süreçle ve olası konumuyla fazla etkilenmezler. Etkilenme mutlaka olur. Ama bu suyun el an çevrime girmesini etkilemez. Çünkü ileri yaşamı hep döngüsel olacaktır. Burada kayıpları olsa da bir süre daha depo enerjinin yeni bir sürece girmesini engellemez. Bir aküde oluşturulan, depo enerjinin bir ampulü yakarak dıştan dolaşımıyla (zamanı dıştan akıtarak) tekrar aküye döndürüldüğünde, bir kısım enerji ampulde ısı ve ışığa dönüşerek kaybolacaktır (düzensizleşecektir) . Ama kalan enerji, kendi olayınızı bir müddet daha ileri süreçlere taşıyor olacaktır.
Oysa bir organizma, geçmiş zaman birikmeli genetik kopyalarını, sadece depolayışta, iç süreçlere eklememiş olsun. Akış sürecine katmamış olsun. Zararsız olan ve işlev durumla paralel var bulunan bu mutan tikler burada çok uzun süre 100-200 sene tutulsa da içte sadece kendi minimal çevrim süreçleriyle kendi iç uzay zaman devinimleriyle etkin olacaklardır. Şu unutulmasın ki, içimizdeki depo zaman olgular, kod düzeyine indirgenmiş, enerji formlarıdır. İç aktiflikleri dışa da aktif edilirlerdir.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 13.7.2010 18:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!