Zamanı Akıtmak 02 Şiiri - Bayram Kaya

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Zamanı Akıtmak 02

Varlıklar, devinimlerini, yani (girişen bağ ilişki) geçmiş zamanını, üzerinde biriktirip taşırlar. Bunlar en inorganik ilişkilenmenin çekeyi ile koaservat (ilkel dünyadaki protein, DNA, RNA, atp ve yağ gibi heterojen karışımlı prebiyotik çorbadır, organellerden yoksundur henüz) düzlemden, polimer düzleme değin, çok uzun süreçlerin denge, yalpalama, aşaması ile ilişkiselleşerek, kendi ilişkileri içinde alışkanlık yatkınlık eğilimlerinin ve kazanım yaptığı yapısal ağ örüntülerdirler.

En yalın hal ile bu tür tekil ilişkilerle yapılar da giriştikçe, karmaşıklaşırlar. Sürecin karmaşık halinden geriye baktığımızda sürecin yola koyuluşu akıl almaz gibidirler. Bu olmasa, şu olmazdı; şu olmasa, bu olmazdı; gibi sorunu tersten ortaya koyan bir anlayamamalığına düşeriz! Süren kendi iç zamanınız, yediğiniz elma dış süreç zamanı ile partiküller düzlemli de olsa, sizin kendi zamanınızı şişirir.

Hâlbuki olgu ve olaylar en son düzlemdeki durumu hedefleyerek ortaya çıkmış değildirler. Şişen süreç duruma; ”bağışıklık zamanı” ekler (sizin tanımadığınız ama elmanın bilip tanıdığı süreçleri sizde şişen sürecinizle öğrenmiş yaşamış gibi olup çevreye tepki çıkarabilmeniz) ki bu da evrimleşme devinimidir. Birinci kez, evrimin gözü kördür. Neden olacağı sonuçları bilmez. Yani evrim geleceği hiç hesaplamaz, geleceği bilemez. Bu, daha siz dünyaya gelmeden, dünyanın bir yansısının siz de aktarımsal olaraktan bulunması gibidir.

İkinci olaraktan da, bir ortama göre, mükemmel gibi görünen bir organizasyonlar, evrendeki farklı ortamlara göre aptalca, salakça, bir hilkat garibesi biçiminde görünebilmektedir! Basitçe şöyle örnek vereyim. Bir balık su ortamına mükemmelce uymuştur(!) Ancak bir gelgit esnasında suyun çekildiği bölgede kalan yüz binlerce balık atmosfer ortamında (salakça) ölür. Eğer akıllı bir tasarım (evrim) olsaydı hem suyu, hem atmosfer ortamını (kurbağa gibi) , hem atmosfersiz ortamı, hem siyanürlü vs ortamı hedefleyen, plânlı bir mükemmellik oluşmalıydı değil mi?

Üçüncü olaraktan da, ortam ve çevresinin zorunlu girişmesi olan gelişme ve devinimleri böylesi hedefli bir ortaya koyuşlar da yanlış olabilmektedir. Söz gelimi Âdem ile Havva'nın; ilerideki çocukları, Sivas'ta hunharca yakılsın diye çoğaldıkları gibi bir gaye amacı (mükemmelliği) ortaya koyar ki, akla ziyan olur!

Söz gelimi girişen ortamların kendi iç ve dış ilişkilenmesini taşıyamaması vardır. Geri beslenme bağlantılarını kuramaması nedeni ile veya olgunun iç hacmi bir değerin küpü olaraktan artar iken, dış yüzey gerilimi, bir değerin karesi biçiminde artar. Bu tür çelişmesinden ötürü o olgu ya da olay, ya da süreç davranışları parçalanır, bölünür, çoğalır, ufalırdır.

Yani olgu ve olaylar, hedefli, plânlı bir ileri gidişle ve farklı ortamları görerek belirişle yapılaşmazlar. Ya da gelişmelerini tasarım gibi bir yetkinleşme sonunda durdurmamaktadırlar.

Örneğin, gelişmeler kendi çevresinden başka olan çevreleri bilişte yapılaşıp, seçip, ona göre gelişme ortaya koyamazdı. Zaten bu akılcı da olamazdı, verimli de olmazdı. Düşünün, akıllı tasarım nedeni ile 4 milyar yıl sonra uzaya gidecek olan bir insanın, 4 milyar yıldır, uzay tüpü işlevli ya da astronot kıyafeti benzeri biyolojik donanımları boşu boşuna bir enerji israfı ile kambur olarak taşıyor olacaktık ki zaten de olanaksızdır. Üstelik bu donanımınız da mevcut çevre ile uyumsuz olacaktır. Akıllı tasarımı da bir akıllılık zannetmek de bir yanılgıdır.

Yine, değişmenin Dünya’da ve Evren’de her durumu bilip ona göre tasarımlı bir dizayn olmadığı hedef seçemezce bilmez oluşu, şuradan da bellidir. Ay'a gidildiğinde, o mükemmelliği ile öğündüğümüz gözünüzün, tam bir yanılgı taşıdığını görürsünüz. Hatta Ay’daki ışınların yoğun atmosfersiz ortamdaki skala dağılım genişliği karşısında siz; akıllı tasarımınıza göre; göz körü olduğunuzu ancak anlarsınız.

Sizin savınıza göre varlık çevresine uyumlu bir davranış girişmesidir. Oysa akıllı tasarıma göre varlık, geleceği görüp ve her olasılığı bilip, bunların hesaplanmasına uyumlu olan bir mükemmelliktir! Elbette gözümüz müthiş bir şeydir, ama bu geleceği de bilerek tasarlanır oluşmuş bir mekanizma olmayışının da açık kanıtıdır. Bu bir çevreye uymanın seçme ayıklama ile belirmenin en güzel yanı olarak tezahür eder. Geleceği ve evreni bilir diye sangıladığımız da, geleceği görememiş olmaktan ötürü, böyle bir anlayışçı girişme uzanımı da kendiliğinden çuvallamaktadır. Örneğin; Ay'ın gerçek rengini bilemez oluşumuz bundandır.

Ancak varlık, olgu ve olaylar bu biriken ilişkisel tekrar edilir alışmalarını ve haldeki en ilkel biçimiyle, zaman içinde, girişe girişe, birike girişe, bu günkü düzeye gelmiştir. Bu günkü düzey dahi, 300 sene önceki düzeye göre, farklı kimyasal ve nükleer girişimlerle, karşılaşmalarından ötürü; yeni biriktiriş içermektedir. Bu birikimler, milyarlarca yıllık bir gelişme ve değişmelerle girişen sürece değin tekrardan yansıtılırdır. Bu yansıtılır nicel devinimleriniz, geçmiş zaman olaraktan birikip tekrarlanır olmasıdır. Tikel varlığın içinde, yeniden oluşturulur, bir akış enformasyon devinimidir (zamanıdır) .

İnorganik süreçler zamanı girişerek nicel ve nitel sıçratırlar. Bir molekül su yapan, ya da polimerleşen, yapılar gibi ileri durumlara doğru süreçleşirler. Suyun H2 ve O2 ye ayrışması gibi sürecini, suyun buhar, yağmur, kar, buz gibi hal zamanlarına geri döndürebilmektedirler. Çevrim (yeni olan evrim) ancak böylece ortaya çıkmaktadır. Örneğin uranyum gibi radyo aktif elementler oluşma birikimler, süreçlerini geriye doğru bir çeşit tersinme yaparlar. Burada şöyle bir paradoksta düşünüle bilir. Kırılan bardak, gelişme sürecini birden geri akıtmamışken, ileriye de süreçleşemeyecektir de!

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 9.7.2010 15:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya