Akıyor gibisin zaman içinde
Gözlerinde piri fani bakışlar
Böyle gün görmüş yok cihan içinde
Mermerleşmiş sende yazlarla kışlar
Öyle mağrursun ki,yazıtlarınla
Dokunulmazlığın bir simgesisin
Surlar içindeki zındanlarınla
Tacın yakutunda zulüm gibisin
Çan kulelerinden duyar gibiyim
Yaralı bir orgun inleyişini
Mehteran sesinden içer gibiyim
Yepyeni bir çağın seslenişini
Elimin altında koca bir tarih
Bastığım her taşın bir destanı var
Sendeki gizemi edemem tarif
Belki sorsan söyler şu bilge çınar
Çekip gelmiş sana mağrip maşrıktan
Evliya diyarı olmuş tepeler
Bağrındaki akan gizli ışıktan
Bin çare bulmuştur serinleyenler
Çinili bezeli çeşmelerinden
Halâ kana kana sebil içerim
Şimdi hayâl olan bahçelerinden
tutuşan lâleler derer geçerim
bazen sularınde gökyüzü uyur
dallarında rüzgâr susup dinlenir
bazan dalgaların kıyıyı vurur
hülyamda leventler devler seslenir
üç çifte kayıkla kâğıthanede
suzidilâradan bir ses duyulur
mest olurken gönül lâl kadehlerde
çerağan tutuşur kelle vurulur
bilenler anlatıp hep yaşatıyor
nazlı bir kızın efsanesini
o efsaneler ki sarıp okşuyor
denizin koynunda kız kulesini
yılların elinden su içen mermer
senin ruhun kadar serin değildir
güzelin elinde som altın kemer
sinende gurubun rengi gibidir
Kayıt Tarihi : 26.4.2005 09:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

şam tatlı almaya gitti.Saygılar...
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&
Bismillahirrahmanirrahim / Yedi Düvel Yedi Tepe Efsane İstanbul
yerde sararmış bir yaprak görürsen eğer
inan sevgilim inan bu her şeye değer
ışıkların altında İstanbul'u seyrediyorum
geçen yıllarıma inan inan sevgilim kahrediyorum
Karadeniz’den esen rüzgar senin saçlarını savuruyor
nedenini bilmediğim bir his içimi kavuruyor
Galata dan attığım mendil kubbelerinden savrulur durur
üçüncü Ahmet çeşmesinin zinciri sevdama dem vurur
boğazda çırpınan bir martının kanat sesleri
Çamlıca’nın görkemi gibi uyandırıyor hislerimi
bir yıldız bir yıldız gibi çıkıyor yokuş yukarı
Taksimde yürüyor caddeyi istiklalde müzmin bekarı
sevdanın bir ucu Hisar diğerinde Saraçhanede yıkılmış surlar
Sultanahmet haşmeti ile Ayasofya sıra sıra gelen turlar
savruldum bir yaprağın kenarında ada vapurunun güvertesinde
sevdan bir Dolmabahçe bir Beylerbeyi sarayının çümbüşü renk bahçesinde
süvariler sevdam gibi geçti tan vakti Üsküdardan
boğazında sevgilimin çifte gerdanlığı,habermi var yardan
bilsem aldanırmıydım Bebek, Emirgan, Aşiyan gibi parıldayan yeşil gözlerine
her köşene yazılan hafızamıza kazınan süslü içine çeken sözlerine
Toptaşı, Atalamataşı, Hergele meydanı derken,Çiçekçi’den Karacaahmete inerken
tüm sevdiklerim yatıyor ulu çınarların altında,gözyaşlarım akıyor seyrederken
yemekte canın tavuk çekerse geçersin Ümraniye,Alemdağdan
oyalı mendil gelmiş Topkalı eğitim fakülteli esmer yardan
yarin kokusu gelir Haliçten savrulur mistik kokular Sadabat’tan
avrupaya açılır bir kapı Eminönü,Sirkeci gardan,yarin elini tuttum Yerabatan’dan
nerde o eski arnavut kaldırımların,galatadan geçerdi en güzel tranvayların
boğazı yakar Beylerbeyi,Dolmabahçe,İstanbulu yakar Topkapı vakur sarayların
Kadıköy sahil,dolmuşunda Moda,gezilir Bahariye’de,nostalji ararsan Kurbağlıdere’de
Koşuyolunda koşardı dörtnala atlar,Papazın çayırı şimdi acep nerede
yayan gidersen kalırsın Tuzlada piyade,içelim kahveyi iki orta bir sade
köftesine ve ayranın tadına doyulmaz,kapat gözlerini bana müsade
okursun her köşesinde tarihi bir yazı,çekilmiyor bu güzelin artık nazı
fakiride zenginide bulur kendince eğlenceli barı ve sazı
tavernalar,barlar doldurdu sokak aralarını,Ortaköy sahilinde entel magandaları
sazlar çalınır,kayıklar çekilirdi masmavi Göksu’da,unutulurmu o gizemli anları
sırtımda darphane,gözlerimin önünde Gülhane,Saray burundan salınır endamlı gemiler
her köşende bir birinden nadi’de mimar Sinan şaheseri eşsiz camileri
Beylerbeyinin saltanatından,Çengelköy’ün bostan bahçelinden badem seçerken,
Başıbağlardan salındınmı Babilin asma bahçeleri misali Bulgurlu’nun asma bağlarında güzel süzerken
Diyarbakır karpuzu elinde Alemdağ’dan, Taşdelen’e pınar’ların suyu keserken
cuma namazını Sultanahmet Caminin avlusunda Ayasofyayı seyrederek dinlerken
gümüşten ince tellerin güzel kızların süsler hayalini Tellibabanın bağırından
çayırın önü devam eder Beykoza erenler diyarına Hz Yuşa’nın kabrinden
Piyer lotiden seyretmek altın boynuzu,Kanlıcada yerken yanık yoğurtu
Kimileri bağlar türbelerine kısmet ipleri,eyüp sultan’da umutlar korkuttu
Sanki senin uğuruna yapılmış denizin ortasına eseri sanat kulesikız
Karşılıklı birbirlerine kur yapar hisarında boğazı kesen aykız
zümrütü anka kuşu müjdeliyordu,Fatih Sultan Mehmet efsaneyi fethedecek
tarih yazan yüce Atamız’dan insanlığa yadigar gençlerimiz vatan gibi bekleyecek
sultanların diyarı yedi düvel yedi tepe efsane İstanbul.
Devam edecek.
(www.ultrailan.com)
Dr İbrahim Necati Günay
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (23)