Portakal turuncusu güneş batarken
Kuşlar altımda kanat çırparken
Yaklaştım ben aradığım yere
Haberi verdi bana uçan saatler
Ateşböcekleri karanlıkta parlarken
Zaman çarklarının sesini dinlerken
Gri bulutlarla kapandı gökyüzü
Tek gözüken sonsuz bir köprü
İlk defa yaparmışcasına attım adımımı
Bir kez bile aklıma getirmeden olacakları
Ve bu eski tahta köprü hemen gıcırdadı
İki kere düşünmem gerektiğini fısıldadı
Geliyor peş peşe hesaplanmamış adımlar
Etrafımdaki uçan saatler bana tiktaklar
Utanıyor bulutlar benden, dönüyorlar pembeye
Titriyor köprü dertten, ben kavuşurken dengeye
Yıldızlar ard arda kayıyor yukarıda
Tuttuğum dilekleri gördüm aynamda
En büyük korkularım bağırdı arkamdan
Koşmaya başladım ardıma bakmadan
(tik-tak, tik-tak, tik-tak)
Geçmiyor mu zaman düştüğümden beri?
Kalkamıyorum yerden, yanaklarım nemli
Nerede beni kovalayan karanlık korkular?
Ateşböceklerinin ışıkları bir anda soldular
Burnumdaki bu ecel kokusu da ne?
Sis bastı geceyi, köprü dökülmeye başladı
Anlayamıyorum, neler oluyor zihnimde?
Öyle bir sis ki sanki tüm hayallerim yakıldı
Akan zamanın durmasını istedim içimden
Sanki beni duymuşçasına durdu birden
Sisin içinden bir çift göz uzunca bana baktı
Dönüp gitti, beni dökülmüş köprüde bıraktı
Ve şimdi acı ellerim, kara bulutları okşuyor
Bunca yağmur nedendi?
Tüm bu anılar, beyazlara büründüler
Gözlerimin önünde, sayfaların içinde
Karanlığa gömüldüler
Işık Can
Kayıt Tarihi : 23.12.2021 21:04:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kaleminize sağlık.
Nice şiirlere.
Esen kalın.
Saygılarımla.
TÜM YORUMLAR (1)