Yine yeniliyorum hayata… Cansız güneş, solgun gökyüzü kaybolmanın arifesinde… Parmaklarımın arasından kayıp giden bir cumartesi gününde doğruları zorlayan sözcüklerimden de vazgeçtim. Bir oyun parkında “günaydın” derken çocukluğum bu günü yazmaktan vazgeçtim. Hem ne işim vardı burada benim.
Çocukluğumun elinden tutup geçmişe geldim…
Küçük bir kızdım ben; beyaz çoraplarım, örgülü saçlarım ve annemin elleriyle diktiği çiçekli elbisemle… Çocukluğumun geçtiği o çıkmaz sokakta Bergama kültürü ile yankılanmış adım… Tek Ayşe olmaz demiş anneciğim, gül de olmalı… Ayşegül… Sevgi, muhabbet ve aşk olmuş hamurum. Tarıma, toprağa ve nimete saygıyı mekanı cennet olan o güzel kadından öğrenmişim. Anneanneciğimden dinlediğim tanrısal söylencelerle büyülenmişim, yaşamı kendi avuçlarıma dolduruncaya kadar… Tek övüncüm doğuşumla birlikte çekirdek aileme getirdiğim şans olmuş. Anneciğimin sevgi dolu gözleri ile umutlanmış, sevgiyle sarıldığım babamın güçlü kolları ile güveni öğrenmiş ve alın teri ile beslenmişim.
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış