Sözlerin zamana yenik düştüğü andayız
sadece bu mu?
yoksulluğun direnişle kardeşliğine ne demeli
ya gerçekleri güneşin gölgesinde arayanlar
ya da dilimizden düşürmediklerimiz
ayna gibi parıldayan serapta
kendimizi ilk defa görmenin telaşındayız belki
katık beklerken kuru ekmeğe
küçük yürekler...
kurtuluşun heyecanında saklıdır
yaklaşan pusu öncesi sessizlik
sustuğunda herşey
herkeste aynı sual dolu bakışlar
peki ne demeli?
ne yapmalı?
sıralanmış sorular katarı geçer aklımızdan
ilk oluşumuzdandır bilinmez
rütuşa gerek yok olduğumuz gibiyiz
lalezar bahçelerde yüzüklü efendilerin merhametine bırakılmışız
fermanımız kilden tabletlere yazılmıştır
göz alabildiğine uzak bir kuyudan yansıyan
yusufi silüetler belirir
ve asma bahçeleriyle babil
gerçek bu ya kapıldı fıravunun haşmetine
bütün türler
nafile,
pusulalar bile küskün yön bulmaz olmuş
nerden girdik bu lanetli girdaba
herşey bu buzlu camın arkasında gizli
kahrolası bu tanımsız kudurganlıktan
ve bu çöl fırtınasından kurtulacağız elbet
eyyubu kıskandıran sabrımızla
az kaldı
varacağız o mutlak ütopyaya...
25.09.2014
Ahmet BaygümüşKayıt Tarihi : 25.9.2014 09:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!