Soyut bir kavram hatta” izafi” bir terim, tanımlamak için bir yığın cılız kelime bulmak her ne kadar mümkün olsa bile, onu yekpare kucaklayabilecek bir cümleyi kurmak neredeyse imkansız! ..
Psikolojik duruma göre bazen hızlı bazen de bir türlü geçmek bilmeyen bir katar! .. Yolların bitiği anlarda bile yolculuk devam edebildiğine göre “zaman” denen mefhumun hükümranlığı sürecektir.
Koskoca bir hayatı “çakmak cebine” sığdıran zaman, hangi veciz kelimeyle anlatılabilir ki? !
Güç, kuvvet, mevki, makam onunla elde edilirken yine onunla kaybetmek onun mukadderatı gereği, İlahi kudretin iradesi ile kendisini gösteren “hakim” ve “hakem’in” tecellisi.
Başlangıcın ve nihayetin sınırlarını belirleyen sonsuzluk. Takvim yapraklarına sıkıştırmaya çalıştığımız, rakamlarla telaffuz ettiğimiz bir riyaziye..
Çok-un içinde ki az, az’lıkta ki umman! .. Başı ya da sonunu “çentik” atarak tespit edemediğimiz bir mikser, var olmanın ve yok olmanın ilahi vasıtası..
“Bitmek” veya “tükenmek” kavramlarının vagonunda yolculuk edenlere mahsus olduğu çok denklemli muamma! .. Canlılar için “ömürden” diğerleri için “erozyondan” ibaret, bittikçe üreyen, öldükçe dirilen beka! ... İzan’ın kavrama yeteneğini “embesil” kılan, sınırsızlığın içinde “izafi sınırlar” barındıran, bilmediğimiz bir yerden yine bilmediğimiz bir yere doğru akan, koşan bir mefhum! ..
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta