vakit nalları vurduğunda
geceden sesine doğru şahlanır gözleri sevgililerin
ayıramaz seni benden mesafeler
sende hatırlarım kim olduğumu
su nasıl tohumu yeşiller
güneş büyütürse
öylece sana hasrettir iklimim
ah güvercin bakışlı şehir
bir tebessümüne yeşillenir gülüşlerim
dokunsan gül, dokunsan al bir ipek
dokunsam kül, dokunsam sararır renk renk
dokunsam uludağ’ın karına nilüfer çayı bulanmaz mı?
sevdiğimi kanatırım
sevsem zaman, sevsem mavi, sevsem yeşil puslanmaz mı?
yükselir sesi kutlu kitabın şol gümüşlü kubbeden perde perde
bir melek sıvazlıyor sırtını orhan gazi’nin
yeşil türbe, ulu cami, bursa kalesi
dağılıyor tozlu zaman perdesi
öpüyorum, atların nal izleri sayısınca
toprağını hâreli gözlerinden
yel olur, yol olurum sana varana
söz olmasın diye rüzgardan sakınır entarisini kızlar
ışır toprağının göğsünde e(k) meğin mübarekliği
ufuklarda güneş ve çocuk
bir bebek tenine uyanıyorum
uyanıp içime çekiyorum tazeliğini sabahının
şadırvanlara konan güvercinler
çamurlu elleriyle balkonlardan ekmeğini kuşlarla bölüşen
çocuklar
ah o çocuk sesleri o kanat şakırtıları
bırakıp denizlerimi çeşmelerine geliyorum
sende uyumasam da sende uyanıyorum
hep sende şimdiki zamanı yaşıyorum
koza han’da duğlu baba kılığında durmadan ayran dağıtan
benim
zembereğindeyim “bursa’da zaman”ın
Behçet Gülenay
Behçet GülenayKayıt Tarihi : 7.11.2016 21:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!