ZAMAN AKIP GİDİYOR
Önce müzik durdu.Çav bel ‘ la’ diyemedi Gurup Yorumun solisti.Elektrikler kesildi sanırım diye düşündü,duvardaki saate baktı,aa o da durmuş oysa daha dün değiştirmiştim pillerini.Sessizlik vardı,sessizlikte,sesleri dinledi.Günün ikindi saatleri,bahçeden çocuk seslerinin en çok yükseldiği saatlerdi,Cumartesinin hareketli gecen ev yaşamından kendilerini arka bahçeye attıkları saatler.Çocuklar başka yere gitmişlerdir diye geçiştirdi sessizliğin sebepsizliğini,kuş ve kedi,köpek sesleri,komşu kadınlarının balkondan balkona birbirlerine laf atmaları,halı,kilim,bez silkmeleri….Yo yo bişeyler oluyor,bu sessizlik hayra alamet değil.120 metrekarelik evinin arka bahçesi tarafındaydı yatak odası,kitabını elinden bıraktı,ön tarafa,işlek caddenin olduğu taraftaki salona yöneldi.Kulakları, caddedeki sessizliği sezmiş olmalılarki,kendi adımlarının seslerini duyamıyorlardı.Uzakları, çok daha uzakları dinlemekle meşguldular.Balkon kapısını açmaya korkuyordu,dışarıdaki bu sessizliğin sebebiyle aniden duran müzik,saat,çocukların haykırışlarının bitmesi,kuşların,kedi ve köpeklerin adeta ortadan yok olmaları.Araçlar,araçlara ne olmuştu,başka zaman vızır,vızır işleyen,olur olmaz korna çalan o arabalar nereye gitti.Balkon kapısını açtı,ilkin, havada kanatları açık şekilde donmuş duran güvercine ilişti gözleri.yukarılardaki değişik kuşlarda aynısıydı,yerçekimi,yerçekimi….aşağı baktı,iki taksi yan yana yolun ortasında durmuşlar, sanki trafiği kapatıp biri aşağı giderken, diğeride çıkarken karşılaşıp,birbirleriyle sohbete dalan fütursuz magandalar gibi.Karşı apartmanların camlarında,balkonlarında dışarı bakarken durakalan,caddenin sağında,solunda öylece kalakalmış bir sürü insan,çocuk,kedi,tavuk…….Ağaçlardaki kıpırtısızlığı fark etti.Ve hemen ardından kendi hareketliliğini…İyi de dedi kendi kendine..Ben niye hareket edebiliyorum? ..Belki de daha mantıklı bir soru olmalıydı duruma ilişkin.’Her şey neden duruyor? ’gibi mesela…Sessizliğin sesini dinledi bir süre daha.Suskundu her şey, durgun...En iyisi dışarı çıkmalıydı, yakından şahit olmalıydı gördüklerine.Gözü kapıya ilişince aynı korku sardı içini, tekrar yavaş adımlarla ilerledi.Elini kapının koluna götürürken tüm bu olup bitenleri düşünüyordu….Kapıyı açar açmaz irkildi.Kapının önünde duran ve öylece ona bakan bir adamdı karşısındaki.Tanımıyordu ki adamı.Kimdi ki bu heybetli, gözleri çakmak çakmak, hayatın tüm yükünü omuzlarında hisseden insanların ifadesini taşıyan esmer adam…Eli kapının zilinde.Zile basmış mıydı acaba? ! ! Zil sesi duymadığını, duymadığını düşündü sonra.Elinin tersiyle alnındaki teri sildi.Çok garipti her şey, çok garip…Sanki bir masalın içindeydi. ‘Alice Harikalar Diyarında’…ya da onun gibi bir şey..caddenin karşısına geçti adama boş verip.Yetmiş yaşlarında görülen; saçları yarı beyaz, yarı kırmızımtırak, mevsimine göre giyinmiş, boynunda birkaç sıra inci ve zincir karışımını kolye olan bir kadın ve ona elindeki parayı uzatmış simitçi çocuk...onlara bakan ve donakalmış bir kedi..Sessizlikten başını ağrıdığını hissetti..Gülümsedi sonra, deme ki sessizlikten de başı ağrıyabiliyormuş insanın diye geçirdi aklından.Aniden sinirleri bozuldu sonra..Bir ses, bir kıpırtı olsa..Çığlık atmak istedi, tüm gücüyle ağzını açtı….Ama hayır, olmuyordu..Sesi çıkmıyordu.Tekrar denedi, tekrar, tekrar….Çaresizce oturdu yanındaki banka.
Rüya mıydı acaba içinde olduğu durumun sebebi? Gözlerini kapattı uyumak için.Hani belki uyanınca her şey eski haline dönerdi.Kahretsin o da olmuyordu..Uyuyamıyordu bir türlü..Çaresizce kalktı.Tekrar karşıya geçti yine aynı yavaş hareketlerle.Ne yapacağını bilmez bir insanın bitkinliğiyle evine doğru yürüdü..Kapının ziline uzanmış adamın elindeki poşete baktı uzun, uzun.Poşeti adamın elinde alıp, içine baktı.Bir sürü saat vardı poşetin içinde…Kol saati..ve gözüne iki tane pil çarptı…İki kalem pil..Dün aldığı pillerin aynısından.Pilleri alıp, hızlı hızlı saatin yanına gitti…Pilleri değiştirdi…ve saat çalışmaya başladı.Tik tak, tik tak…Adiymiş diğerleri dedi içinde, sövdü hatta içinden bir iki….Arkasından Çav bel ‘la’ yankılandı odanın içinde ve yine ardından bahçeden ve caddeden gürültüler…Bomboştu kafasının içi…Hiçbir şey hatırlamıyordu sanki.Koltuğuna oturup, kitabını eline aldı.Kaldığı satırdan devam etti okumaya hiçbir şey olmamışcasına.Yazar şöyle diyordu göz gezdirdiği satırlarda; ‘Zaman akıp gidiyor, “zaman” la her şey değişiyor...Zaman bazen giderken el sallıyor, bazen de arkasına bile bakmıyor…Saat pili biterken haber vermiyor..Oysa bilmiyor ki…o durunca hayat duruyor.Belki de insanlar öyle zannediyor…’
YILMAZ TURPCU
(yitik78)
Adettendir,seven vurulur
Sevilenindir gurur
Sevgi dolu dizgin
Sevgi içten
Sevgi savunmasız