Zaman Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Zaman

Bir şekilde dünyayı teşrif eyledin ama,
Hesabı sorulacak elbet bir gün adama,
Hatayı kendinde bul başka yerde arama.

Adalet geldiğinde kimseye vermez aman,
Zamanlama yapılıp, kullanılmalı zaman.

Hayat, insan öğüten aç bir değirmen gibi,
Dünya, engin bir deniz, görünmez ucu, dibi,
Kaostan kurtulursun, tam kurarsan ekibi.

Gereksinim duyarak saklanmalıdır saman,
Gün gelir bulamazsın, lazım olduğu zaman.

“Zaman bulamadım ki” sözleri bahanesi,
Amel defteri bomboş, solda sıfır hanesi,
Oysa haber vermişti, ağaran kıl tanesi.

Sorular pek çetindir, sınav alanı yaman,
Çoğumuz utanırız, o gün konuşur zaman.

“Yarışta favorisin, herkes alkış tutuyor”
Diyerek, “şakşak”çılar bizleri uyutuyor,
Güçlü olan, dünyada zayıfları yutuyor.

Bu kafayla gidersen, o çemberi kıraman,
Aklın başına gelir, ama bulunmaz zaman.

Kılavuzu güzel seç, kargayı rehber yapma,
Şeytanın dürtüsüne aldanıp nefse tapma,
Büyüklerin yolunda aklını kullan, sapma.

Çok rüzgârlı havada uçurtma uçuraman,
Uygun fırsatı kolla, ortaya çık o zaman.

(MAYIS 2008)

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 16:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


HEBA OLAN BİR ÖMÜR Çocukluğumuzda, iki elimizin arasına aldığımız buğday, arpa, yulaf gibi başaklı bitkilerin kırçıllı taneleriyle oynadığımız zamanlar canlandı gözlerimin önünde. İki elimizi hafiften ileri-geri onattığımızda, aradaki başak parçası, sivri, baş kısmının yönünde hareket ederek parmaklarımızın arasından veya bilek tarafından çıkardı. Aksi istikamette yön vermek mümkün değildi. Bazen aynı başakları bir arkadaşımızın ensesinden, iç çamaşırının içine atardık muziplik olsun diye. Doğumla ölüm arasındaki kısacık yaşantımızı, bu çocukluk oyunumuza benzetiyorum bazen. Hedefsiz bir yaşam. Niçin yaratıldığının idrakine varılamayan bir yaşam. Atılan her adımın, alınıp verilen her nefesin gün gelip hesabının sorulacağının düşünülemediği bir yaşam. Kısacası, gaflet havuzunda yüzen, sadece nefsin arzuları doğrultusunda “yaşanıldığı zannedilen” uyurgezer bir yaşam. Hiç denediniz mi bilmem? (denemediyseniz bir deneyin) çarşaf gibi bir denizde, gözlerinizi kapayarak sakin kulaçlarla, sırt üstü veya yüz üstü sahil istikametine yüzün. Belli bir süre sonra gözlerinizi açtığınızda hedeflediğiniz istikametten farklı bir yönde, belkide tam tersine bir yol kat ettiğinizi göreceksiniz. Bu yanılgı, gözlerinizin kapalı olduğu süreye ve kulaçlarınızın ritmine göre farklılık arz edebilir. Bazen doğru yaptığımıza inandığımız, doğru bildiğimiz düşünce ve davranışlarımızda da isabet edememiş olabiliriz. Bu başarısızlık bizi asla yıldırmamalı. Nerede taktik hatası yaptığımızı araştırmalı ve düzeltmeliyiz. Şayet hatamız yoksa hedefe ulaşacak bir yolu mutlaka aramalıyız. Kısacası, doğru yolda kesinlik kazanmış bir görüşte asla pes etmek yoktur. Neticeden değil, çalışma ve gayretimizden sorumlu olduğumuzun idrakine varmalıyız. Bir şairimizin şu sözü bu konuda tam bir örnek teşkil etmektedir; “Güneşi önüne al yürü, gölgen ister istemez arkandan gelecektir”. İnsanoğlu nefsinin, çevresinin veya bazı akıl hocalarının dürtüleri doğrultusunda hareket ettiğinde, “doğru” bildiği birçok hareketinin yanlışlığını akıl ve mantık terazisinde tarttığı zaman görür, ama iş işten çoktan geçmiş olur. Hayat, geri döndürmez valflı bir boru içinde bize sunulmuş nimettir. Bu nimetin kıymetini çok iyi bilerek değerlendirirken gözlerimizi daima açık tutalım.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla